Bıteral ilacı ne işe yarar., Bıteral yan etkileri , Bıteral nedir, Bıteral zararları , Bıteral ilacı kullanımı,
Bıteral ilacı ne işe yarar, Bıteral ilacı hangi hastalığa iyi geliyor, Bıteral nedir, Bıteral kullanımı faydaları.
Biteral film kaplı tablet, aşağıda belirtilen durumlarda endikedir:
1) Trikomoniasis: Kadınlarda ve erkeklerde Trichomonas vaginalis'e bağlı genitoüriner enfeksiyonlar.
2) Amebiasis: Amipli dizanteri dahil, Entamoeba histolytica'nın neden olduğu tüm intestinal
enfeksiyonlar. Özellikle amebik karaciğer apsesi olmak üzere, amebiasis'in tüm ekstraintestinal formları.
3) Giardiasis (lambliasis).
4) Anaerob bakterilere bağlı enfeksiyonlar ve özellikle kolon ameliyatları da olmak üzere, cerrahi müdahaleler sırasında ve jinekolojik operasyonlarda profilaksik olarak.
Bıteral ilacı uyarıları,, Bıteral ilacı hakkında alınması gereken tedbirler
Ornidazol veya diğer nitroimidazol türevlerine karşı aşırı duyarlı olduğu bilinen hastalarda kontrendikedir.
Bıteral ilacı yan etkileri, Bıteral yan etkileri, Bıteral ilacı zararları,
Uyku hali, baş ağrısı ve bulantı, kusma gibi gastrointestinal rahatsızlıklar, hafif yan etkiler olarak görülebilir. Bazı izole vakalarda, baş dönmesi, tremor, rijidite, koordinasyon bozuklukları, nöbet, yorgunluk, vertigo, geçici bilinç kaybı ve duyusal veya karışık periferal nöropati gibi merkezi sinir sistemi bozuklukları bildirilmiştir. Tat alma bozukluğu, anormal karaciğer fonksiyon testleri ve cilt reaksiyonları gözlenmiştir.
BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
Bıteral İLACI NASIL KULLANILIR, Bıteral İLACI KULLANMA DOZU,
Doktor tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde;
Standart doz
Oral tabletler daima yemeklerden sonra alınmalıdır.
,Alıntıdır : www.ilacrehberi.com
31 Ekim 2011 Pazartesi
Apranat 10 ilacı ne işe yarar., Apranat 10 yan etkileri , Apranat 10 nedir, Apranat 10 zararları , Apranat 10 ilacı kullanımı,
Apranat 10 ilacı ne işe yarar., Apranat 10 yan etkileri , Apranat 10 nedir, Apranat 10 zararları , Apranat 10 ilacı kullanımı,
Apranat 10 ilacı ne işe yarar, Apranat 10 ilacı hangi hastalığa iyi geliyor, Apranat 10 nedir, Apranat 10 kullanımı faydaları.
eri ve mukozanın yüzeysel yanıkları, Çeşitli nedenlere bağlı kaşıntılar, Meme ucu, anüs, dudak çatlakları ve ağrıları, Endotrakeal entubasyon uygulamasında anestezik lubrikan olarak kullanılır.
Apranat 10 ilacı uyarıları,, Apranat 10 ilacı hakkında alınması gereken tedbirler
Lidokain ve amid tipi anesteziklere karşı aşırı duyarlılığı olanlarda kullanılmamalıdır.
Apranat 10 ilacı yan etkileri, Apranat 10 yan etkileri, Apranat 10 ilacı zararları,
Genellikle hafif karakterde ve geçici sedasyon, eksitasyon, konstipasyon, ağız kuruluğu, idrar retansiyonu, akomodasyon bozuklukları, yaşlılarda mental konfüzyon, doza bağlı olarak ta yorgunluk ve sersemlik hali görülebilir.
Apranat 10 İLACI NASIL KULLANILIR, Apranat 10 İLACI KULLANMA DOZU,
Migren profilaksisinde; günde 2 kez 2 tablet veya günde 2 kez 1 fort tablet. Migren tedavisinde; muhtemel bir krizin ilk belirtisinde 3 tablet veya 1 1/2 fort tablet. Gerekirse ilk dozdan en az yarım saat sonra verilmek kaydıyla aynı gün içinde 1-2 tablet veya 1/2-1 fort tablet daha verilebilir. Jinekolojik endikasyonlarda; analjezi amacıyla başlangıçta 2 tablet veya 1 fort tablet, daha sonra 6-8 saatlik aralarla 1 tablet veya 1/2 fort tablet. Akut gutta; ilk gün 3 tablet veya 1 1/2 fort tablet, 8 saat sonra 2 tablet veya 1 fort tablet, daha sonraki günlerde 8 saatlik aralarla kriz geçinceye kadar 1 tablet veya 1/2 fort tablet. Yetişkinlerde dental problemler, post-operatif ağılar ve diğer ağrılarda; analjezik ve antipiretik amaçla başlangıçta 2 tablet veya 1 fort tablet, daha sonra 6-8 saatlik aralarla 1 tablet veya 1/2 fort tablet. Yetişkinlerde romatoid artrit, osteoartrit ve ankilozan spondilitte; başlangıç tedavisi, 12 saatlik aralarla günde 2 defa alınan 2-4 tablet veya 1-2 fort tablettir. İdame tedavisi, 12 saat aralarla alınan 2-4 tablet veya 1-2 fort tablettir. Günlük doz 1375 mg'ı aşmamalıdır. Gerektiğinde günlük doz kısa süreli olmak şartıyla 1650 mg'a kadar artırılabilir. Doz aşımı: Baş dönmesi, mide yanması, hazımsızlık, bulantı, kusma ile kendini gösterir. Mide boşaltılmalı ve bilinen destekleyici önlemler alınmalıdır. Hemodiyalizle plazma konsantrasyonu azaltılamaz
Alıntıdır : www.ilacrehberi.com
Apranat 10 ilacı ne işe yarar, Apranat 10 ilacı hangi hastalığa iyi geliyor, Apranat 10 nedir, Apranat 10 kullanımı faydaları.
eri ve mukozanın yüzeysel yanıkları, Çeşitli nedenlere bağlı kaşıntılar, Meme ucu, anüs, dudak çatlakları ve ağrıları, Endotrakeal entubasyon uygulamasında anestezik lubrikan olarak kullanılır.
Apranat 10 ilacı uyarıları,, Apranat 10 ilacı hakkında alınması gereken tedbirler
Lidokain ve amid tipi anesteziklere karşı aşırı duyarlılığı olanlarda kullanılmamalıdır.
Apranat 10 ilacı yan etkileri, Apranat 10 yan etkileri, Apranat 10 ilacı zararları,
Genellikle hafif karakterde ve geçici sedasyon, eksitasyon, konstipasyon, ağız kuruluğu, idrar retansiyonu, akomodasyon bozuklukları, yaşlılarda mental konfüzyon, doza bağlı olarak ta yorgunluk ve sersemlik hali görülebilir.
Apranat 10 İLACI NASIL KULLANILIR, Apranat 10 İLACI KULLANMA DOZU,
Migren profilaksisinde; günde 2 kez 2 tablet veya günde 2 kez 1 fort tablet. Migren tedavisinde; muhtemel bir krizin ilk belirtisinde 3 tablet veya 1 1/2 fort tablet. Gerekirse ilk dozdan en az yarım saat sonra verilmek kaydıyla aynı gün içinde 1-2 tablet veya 1/2-1 fort tablet daha verilebilir. Jinekolojik endikasyonlarda; analjezi amacıyla başlangıçta 2 tablet veya 1 fort tablet, daha sonra 6-8 saatlik aralarla 1 tablet veya 1/2 fort tablet. Akut gutta; ilk gün 3 tablet veya 1 1/2 fort tablet, 8 saat sonra 2 tablet veya 1 fort tablet, daha sonraki günlerde 8 saatlik aralarla kriz geçinceye kadar 1 tablet veya 1/2 fort tablet. Yetişkinlerde dental problemler, post-operatif ağılar ve diğer ağrılarda; analjezik ve antipiretik amaçla başlangıçta 2 tablet veya 1 fort tablet, daha sonra 6-8 saatlik aralarla 1 tablet veya 1/2 fort tablet. Yetişkinlerde romatoid artrit, osteoartrit ve ankilozan spondilitte; başlangıç tedavisi, 12 saatlik aralarla günde 2 defa alınan 2-4 tablet veya 1-2 fort tablettir. İdame tedavisi, 12 saat aralarla alınan 2-4 tablet veya 1-2 fort tablettir. Günlük doz 1375 mg'ı aşmamalıdır. Gerektiğinde günlük doz kısa süreli olmak şartıyla 1650 mg'a kadar artırılabilir. Doz aşımı: Baş dönmesi, mide yanması, hazımsızlık, bulantı, kusma ile kendini gösterir. Mide boşaltılmalı ve bilinen destekleyici önlemler alınmalıdır. Hemodiyalizle plazma konsantrasyonu azaltılamaz
Alıntıdır : www.ilacrehberi.com
Amoksilin ilacı ne işe yarar., Amoksilin yan etkileri , Amoksilin nedir, Amoksilin zararları , Amoksilin ilacı kullanımı,
Amoksilin ilacı ne işe yarar., Amoksilin yan etkileri , Amoksilin nedir, Amoksilin zararları , Amoksilin ilacı kullanımı,
Amoksilin ilacı ne işe yarar, Amoksilin ilacı hangi hastalığa iyi geliyor, Amoksilin nedir, Amoksilin kullanımı faydaları.
Psikonörozlara bağlı anksiyete ve gerginliğin semptomatik tedavisinde ve anksiyetenin ortaya çıktığı organik hastalıklarda yardımcı tedavi olarak kullanılır. Kronik ürtiker, atopik ve kontakt dermatozlar gi-bi allerjik durumlara bağlı pruritler ve histaminle oluşan pruritlerin tedavisinde yararlıdır. Sedatif olarak pre-medikasyonda veya genel anesteziden sonra kullanıldığında, meperidin ve barbituratların etki-sini artırdığı için bunların pre-anestetik yardımcı tedavide kullanımları her hasta için ayrı ayrı ayarlanmalıdır. Hidroksizinin antianksiyete etkinliği uzun süreli (4 ayı geçen) tedavilerde sistematik klinik çalışmalarla teyit edilmemiştir. Bu durumda hekim kişisel olarak her hastayı periyodik olarak değerlendirmelidir. Hidroksizin ayrıca, akut alkol kesilmesindeki ajitasyonun tedavisinde, optiumlarla analjezi dozlarını azaltmak için, taşıt tutmalarını kontrol için, değişik sebepli ( Örn.postoperatif) bulantı ve kusmaları kontrol için kullanılabilir. Hidroksizin bazı tip kalp hastalıklarıyla beraber görülen anksiyete ve endişeyi kaldırmak özelliğiyle bu hastalarda yararlı olur.
Amoksilin ilacı uyarıları,, Amoksilin ilacı hakkında alınması gereken tedbirler
Lidokain ve amid tipi anesteziklere karşı aşırı duyarlılığı olanlarda kullanılmamalıdır.
Amoksilin ilacı yan etkileri, Amoksilin yan etkileri, Amoksilin ilacı zararları,
% 5 lidokain pomadı ile sistemik yan etkiler son derece enderdir. Ancak yüksek miktarda ve yaygın uygulamalarda hızlı absorpsiyona bağlı reaksiyonlar olabileceği gibi aşırı duyarlılık, idiosenkrazi ve tolerans azalması gibi durumlar oluşturabilir. Bu reaksiyonlar arasında sinirlilik, baş dönmesi, görme bozuklukları, tremor, konvülsiyonlar sayılabilir.
Amoksilin İLACI NASIL KULLANILIR, Amoksilin İLACI KULLANMA DOZU,
Doktor tarafından başka bir şekilde önerilmediği takdirde hasta bölgeye uygun bir miktar iyice yedirilerek sürülür.Gerektiğinde birkaç defa kullanılabilir.
Alıntıdır : www.ilacrehberi.com
Amoksilin ilacı ne işe yarar, Amoksilin ilacı hangi hastalığa iyi geliyor, Amoksilin nedir, Amoksilin kullanımı faydaları.
Psikonörozlara bağlı anksiyete ve gerginliğin semptomatik tedavisinde ve anksiyetenin ortaya çıktığı organik hastalıklarda yardımcı tedavi olarak kullanılır. Kronik ürtiker, atopik ve kontakt dermatozlar gi-bi allerjik durumlara bağlı pruritler ve histaminle oluşan pruritlerin tedavisinde yararlıdır. Sedatif olarak pre-medikasyonda veya genel anesteziden sonra kullanıldığında, meperidin ve barbituratların etki-sini artırdığı için bunların pre-anestetik yardımcı tedavide kullanımları her hasta için ayrı ayrı ayarlanmalıdır. Hidroksizinin antianksiyete etkinliği uzun süreli (4 ayı geçen) tedavilerde sistematik klinik çalışmalarla teyit edilmemiştir. Bu durumda hekim kişisel olarak her hastayı periyodik olarak değerlendirmelidir. Hidroksizin ayrıca, akut alkol kesilmesindeki ajitasyonun tedavisinde, optiumlarla analjezi dozlarını azaltmak için, taşıt tutmalarını kontrol için, değişik sebepli ( Örn.postoperatif) bulantı ve kusmaları kontrol için kullanılabilir. Hidroksizin bazı tip kalp hastalıklarıyla beraber görülen anksiyete ve endişeyi kaldırmak özelliğiyle bu hastalarda yararlı olur.
Amoksilin ilacı uyarıları,, Amoksilin ilacı hakkında alınması gereken tedbirler
Lidokain ve amid tipi anesteziklere karşı aşırı duyarlılığı olanlarda kullanılmamalıdır.
Amoksilin ilacı yan etkileri, Amoksilin yan etkileri, Amoksilin ilacı zararları,
% 5 lidokain pomadı ile sistemik yan etkiler son derece enderdir. Ancak yüksek miktarda ve yaygın uygulamalarda hızlı absorpsiyona bağlı reaksiyonlar olabileceği gibi aşırı duyarlılık, idiosenkrazi ve tolerans azalması gibi durumlar oluşturabilir. Bu reaksiyonlar arasında sinirlilik, baş dönmesi, görme bozuklukları, tremor, konvülsiyonlar sayılabilir.
Amoksilin İLACI NASIL KULLANILIR, Amoksilin İLACI KULLANMA DOZU,
Doktor tarafından başka bir şekilde önerilmediği takdirde hasta bölgeye uygun bir miktar iyice yedirilerek sürülür.Gerektiğinde birkaç defa kullanılabilir.
Alıntıdır : www.ilacrehberi.com
ACTIFED 60 MG 30 TABLET
endikasyonları
Actifed şurup, özellikle nazal mukoza ve sinüsler gibi üst solunum yolu mukozalarının dekonjestanı ve histamin H1-reseptör antagonisti kombinasyonunun yararlı olduğu aşağıdaki üst solunum yolu hastalıklarının semptomatik tedavisinde kullanılır
Alerjik nezle, vazomotor nezle, soğukalgınlığı ve grip
kontrendikasyonları
ACTIFED daha önce bu ilaca ve ilacın bileşiklerine ve akrivastine aşırı duyarlılığı olan bireyler için kontrendikedir. Hipertansiyon ve koroner arter hastalıkları olanlarda, hepatik yetmezlikte kontrendikedir. Daha önceki iki hafta içinde monoamin oksidaz (MAO) inhibitörleri almış (antibakteryal ajan furazolidon dahil) veya almaya devam eden hastalarda kontrendikedir. Psödoefedrin ve bu tip bir ilacın aynı zamanda kullanılması bazen kan basıncının yükselmesine neden olabilir.
Uyarılar önlemler
Psödoefedrin hipertansiyonlu hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. ACTIFED antihipertansif ilaçlar, trisiklik antidepresanlar ya da başka sempatomimetik maddeler (dekonjestanlar, iştah kesiciler ve amfetamine benzer psikostimulanlar gibi) alan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır (Kontrendikasyonlar ve Diğer İlaçlarla Etkileşim’e bakınız). Diğer sempatomimetik ilaçlar gibi ACTIFED de hipertansiyon, kalp hastalıkları, şeker hastalığı, hipertiroidizm, yüksek intraoküler basınç ve prostatik büyüme görülen hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Actifed şurup sersemlik yapabilir (Taşıt aracı ve makine kullanımı üzerine etkileri’ne bakınız). Bu konuda objektif veriler bulunmamasına rağmen, ACTIFED kullananların aynı zamanda alkol veya merkezi sinir sistemi üzerine etkili başka sedatifler kullanmaktan kaçınmaları gerekir ACTIFED'in orta şiddetli ve şiddetli hepatik ve/veya renal fonksiyon bozuklukları görülen hastalarda özellikle kardiyovasküler hastalıkla birlikte olduğu durumlarda kullanılmasında dikkatli olmalıdır (Farmakokinetik özellikleri’ne bakınız).
Gebelik ve Emzirme Döneminde Kullanımı: Gebelik kategorisi ‘’C’’ Psödoefedrin ve triprolidin uzun süreden beri istenmeyen etkiler görülmeden yaygın bir şekilde kullanılmaktaysa da, bunların gebelik sırasında kullanımları ile ilgili spesifik veriler bulunmamaktadır. Bu nedenle, gebe kadının bu ilaçtan sağlayacağı yarar ile ilacın, gelişmekte olan fetusa muhtemel riskler dengelenmek şartıyla kullanımına karar verilmelidir. Psödoefedrin ve triprolidin anne sütüne az miktarda geçer, fakat bunun emzirilen bebeklerdeki etkisi bilinmemektedir. Emziren annelerde kullanımı ilacın anneye beklenen yararları bebeğe olan riskinden fazla olmadıkça kullanılmamalıdır.
Taşıt ve makine kullanımı üzerine etkileri: Actifed şurup sersemlik yapabilir ve odituar yetenek testlerinde performansı azaltabilir. Antihistaminlere cevapta bireysel farklılıklar olabilir. Triprolidin alan hastalarda sersemlik gibi yan etkiler bildirildiği için , Actifed şurubun performansı ters yönde etkilemediğinden emin oluncaya kadar sürücülük yapmamalı, makine kullanmamalı veya tehlikeli etkinliklere katılmamalıdır (Uyarılar ve Önlemlere bakınız).
yan etkileri
Psödoefedrin: Uyku bozukluğu ve nadiren halusinasyonlar şeklinde merkezi sinir sistemi uyarılması görülebilir. Nadiren psödoefedrin ile irritasyonla beraber veya irritasyon olmaxızın deri döküntüleri bildirilmiştir. Psödoefedrin alan erkeklerde zaman zaman üriner retansiyona rastlanmaktadır, mevcut bir prostatik büyüme bu durumu hazırlayıcı faktör olabilir.
Triprolidin: Triprolidin sersemlik yapabilir. İrritasyonla beraber veya irritasyon olmaxızın deri döküntüleri bildirilmiştir. Ağız, burun ve boğazda kuruluk meydana gelebilir. Taşikardi bildirilmiştir.
BEKLENMEYEN BIR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
dozu kullanam
Hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde)
12 yaşın üzerindeki çocuklar ve yetişkinlerde: Günde 3 veya 4 kez 1 tablet. Maksimum günlük doz 4 tablet
6-11 yaş arasındaki çocuklarda: Günde 3 veya 4 kez ½ tablet. Maksimum günlük doz 4 kez ½ tablet. 6 yaşından küçük çocuklar için Actifed'in şurup formu kullanılmalıdır.
Yaşlılarda :Normal yetişkin dozu uygundur. (Farmakokinetik Özellikleri’ne bakınız)
Hepatik yetmezlik: Hafif ve orta şiddetli hepatik yetmezlikte normal yetişkin dozu uygundur, fakat yine de dikkatli olmalıdır. Şiddetli yetmezlik için Kontrendikasyonları’na bakınız.
Renal yetmezlik: Orta şiddetli ve şiddetli renal yetmezliği ve özellikle birlikte kardiyovasküler hastalığı olan hastalara verirken dikkatli olmalıdır (Farmakokinetik özellikleri’ne bakınız).
Aşırı Dozaj Semptom ve belirtileri: Actifed tablet aşırı dozajında önerilen dozlarda görülen istenmiyen etkilere ilaveten letarji, baş dönmesi, ataksi, güçsüzlük, hipotonisite, solunum yetmezliği, deri ve mukoz membranların kuruması, hiperpireksi, hiperaktivite, tremor, konvülsiyonlar, iritabilite, huzursuzluk, palpitasyon ve hipertansiyon görülebilir.
Tedavi: Solunumu destekleyici, koruyucu ve konvulsiyonları kontrol edici gerekli önlemler alınmalıdır. Gerektiğinde, gastrik lavaj uygulanmalıdır. Mesane kateterizasyonu gerekli olabilir. İstendiğinde, psödoefedrin atımının hızlandırılması için asit diürezi veya diyaliz yapılabilir, fakat bu prosedür bugün tartışmalıdır. Aşırı dozajda diyalizin değeri bilinmemektedir; fakat 4 saatlik hemodiyaliz, 60 mg psödoefedrin ve 8 mg akrivastin içeren bir kombinasyon preparatında psöefedrinin toplam vücuttaki miktarının %20 sini uzaklaştırmıştır.
Saklama Koşulları
25°C'nin altında ve kuru bir yerde saklayınız. Işıktan koruyunuz.
Alıntıdır : www.ilacrehberi.com
Actifed şurup, özellikle nazal mukoza ve sinüsler gibi üst solunum yolu mukozalarının dekonjestanı ve histamin H1-reseptör antagonisti kombinasyonunun yararlı olduğu aşağıdaki üst solunum yolu hastalıklarının semptomatik tedavisinde kullanılır
Alerjik nezle, vazomotor nezle, soğukalgınlığı ve grip
kontrendikasyonları
ACTIFED daha önce bu ilaca ve ilacın bileşiklerine ve akrivastine aşırı duyarlılığı olan bireyler için kontrendikedir. Hipertansiyon ve koroner arter hastalıkları olanlarda, hepatik yetmezlikte kontrendikedir. Daha önceki iki hafta içinde monoamin oksidaz (MAO) inhibitörleri almış (antibakteryal ajan furazolidon dahil) veya almaya devam eden hastalarda kontrendikedir. Psödoefedrin ve bu tip bir ilacın aynı zamanda kullanılması bazen kan basıncının yükselmesine neden olabilir.
Uyarılar önlemler
Psödoefedrin hipertansiyonlu hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. ACTIFED antihipertansif ilaçlar, trisiklik antidepresanlar ya da başka sempatomimetik maddeler (dekonjestanlar, iştah kesiciler ve amfetamine benzer psikostimulanlar gibi) alan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır (Kontrendikasyonlar ve Diğer İlaçlarla Etkileşim’e bakınız). Diğer sempatomimetik ilaçlar gibi ACTIFED de hipertansiyon, kalp hastalıkları, şeker hastalığı, hipertiroidizm, yüksek intraoküler basınç ve prostatik büyüme görülen hastalarda dikkatle kullanılmalıdır. Actifed şurup sersemlik yapabilir (Taşıt aracı ve makine kullanımı üzerine etkileri’ne bakınız). Bu konuda objektif veriler bulunmamasına rağmen, ACTIFED kullananların aynı zamanda alkol veya merkezi sinir sistemi üzerine etkili başka sedatifler kullanmaktan kaçınmaları gerekir ACTIFED'in orta şiddetli ve şiddetli hepatik ve/veya renal fonksiyon bozuklukları görülen hastalarda özellikle kardiyovasküler hastalıkla birlikte olduğu durumlarda kullanılmasında dikkatli olmalıdır (Farmakokinetik özellikleri’ne bakınız).
Gebelik ve Emzirme Döneminde Kullanımı: Gebelik kategorisi ‘’C’’ Psödoefedrin ve triprolidin uzun süreden beri istenmeyen etkiler görülmeden yaygın bir şekilde kullanılmaktaysa da, bunların gebelik sırasında kullanımları ile ilgili spesifik veriler bulunmamaktadır. Bu nedenle, gebe kadının bu ilaçtan sağlayacağı yarar ile ilacın, gelişmekte olan fetusa muhtemel riskler dengelenmek şartıyla kullanımına karar verilmelidir. Psödoefedrin ve triprolidin anne sütüne az miktarda geçer, fakat bunun emzirilen bebeklerdeki etkisi bilinmemektedir. Emziren annelerde kullanımı ilacın anneye beklenen yararları bebeğe olan riskinden fazla olmadıkça kullanılmamalıdır.
Taşıt ve makine kullanımı üzerine etkileri: Actifed şurup sersemlik yapabilir ve odituar yetenek testlerinde performansı azaltabilir. Antihistaminlere cevapta bireysel farklılıklar olabilir. Triprolidin alan hastalarda sersemlik gibi yan etkiler bildirildiği için , Actifed şurubun performansı ters yönde etkilemediğinden emin oluncaya kadar sürücülük yapmamalı, makine kullanmamalı veya tehlikeli etkinliklere katılmamalıdır (Uyarılar ve Önlemlere bakınız).
yan etkileri
Psödoefedrin: Uyku bozukluğu ve nadiren halusinasyonlar şeklinde merkezi sinir sistemi uyarılması görülebilir. Nadiren psödoefedrin ile irritasyonla beraber veya irritasyon olmaxızın deri döküntüleri bildirilmiştir. Psödoefedrin alan erkeklerde zaman zaman üriner retansiyona rastlanmaktadır, mevcut bir prostatik büyüme bu durumu hazırlayıcı faktör olabilir.
Triprolidin: Triprolidin sersemlik yapabilir. İrritasyonla beraber veya irritasyon olmaxızın deri döküntüleri bildirilmiştir. Ağız, burun ve boğazda kuruluk meydana gelebilir. Taşikardi bildirilmiştir.
BEKLENMEYEN BIR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
dozu kullanam
Hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde)
12 yaşın üzerindeki çocuklar ve yetişkinlerde: Günde 3 veya 4 kez 1 tablet. Maksimum günlük doz 4 tablet
6-11 yaş arasındaki çocuklarda: Günde 3 veya 4 kez ½ tablet. Maksimum günlük doz 4 kez ½ tablet. 6 yaşından küçük çocuklar için Actifed'in şurup formu kullanılmalıdır.
Yaşlılarda :Normal yetişkin dozu uygundur. (Farmakokinetik Özellikleri’ne bakınız)
Hepatik yetmezlik: Hafif ve orta şiddetli hepatik yetmezlikte normal yetişkin dozu uygundur, fakat yine de dikkatli olmalıdır. Şiddetli yetmezlik için Kontrendikasyonları’na bakınız.
Renal yetmezlik: Orta şiddetli ve şiddetli renal yetmezliği ve özellikle birlikte kardiyovasküler hastalığı olan hastalara verirken dikkatli olmalıdır (Farmakokinetik özellikleri’ne bakınız).
Aşırı Dozaj Semptom ve belirtileri: Actifed tablet aşırı dozajında önerilen dozlarda görülen istenmiyen etkilere ilaveten letarji, baş dönmesi, ataksi, güçsüzlük, hipotonisite, solunum yetmezliği, deri ve mukoz membranların kuruması, hiperpireksi, hiperaktivite, tremor, konvülsiyonlar, iritabilite, huzursuzluk, palpitasyon ve hipertansiyon görülebilir.
Tedavi: Solunumu destekleyici, koruyucu ve konvulsiyonları kontrol edici gerekli önlemler alınmalıdır. Gerektiğinde, gastrik lavaj uygulanmalıdır. Mesane kateterizasyonu gerekli olabilir. İstendiğinde, psödoefedrin atımının hızlandırılması için asit diürezi veya diyaliz yapılabilir, fakat bu prosedür bugün tartışmalıdır. Aşırı dozajda diyalizin değeri bilinmemektedir; fakat 4 saatlik hemodiyaliz, 60 mg psödoefedrin ve 8 mg akrivastin içeren bir kombinasyon preparatında psöefedrinin toplam vücuttaki miktarının %20 sini uzaklaştırmıştır.
Saklama Koşulları
25°C'nin altında ve kuru bir yerde saklayınız. Işıktan koruyunuz.
Alıntıdır : www.ilacrehberi.com
VENTOLIN ilacı ne işe yarar., VENTOLIN yan etkileri , VENTOLIN nedir, VENTOLIN zararları , VENTOLIN ilacı kullanımı,
VENTOLIN ilacı ne işe yarar., VENTOLIN yan etkileri , VENTOLIN nedir, VENTOLIN zararları , VENTOLIN ilacı kullanımı,
VENTOLIN ilacı ne işe yarar, VENTOLIN ilacı hangi hastalığa iyi geliyor, VENTOLIN nedir, VENTOLIN kullanımı faydaları.
Selektif bir beta-2-agonisti olan salbutamol astım krizlerinin tedavisi ve önlenmesi için kullanılır.
Ventolin tablet, bronşiyal astımın bütün tiplerinde, kronik bronşit ve amfizemde bronkospazm giderilmesinde kullanılır.
Gebeliğin son üç ayındaki erken doğum sancılarının önlenmesinde, parenteral salbutamol ile rahim kasılmaları kontrol altına alındıktan sonra Ventolin Tablet kullanılabilir.
VENTOLIN ilacı uyarıları,, VENTOLIN ilacı hakkında alınması gereken tedbirler
Astımın tedavisinde basamaklı bir tedavi programı takip edilmeli ve hastanın cevabı klinik olarak ve akciğer fonksiyon testleri ile kontrol edilmelidir. Kısa –etki süreli beta-2 agonisti kullanımının artışı astım semptomlarının kötüleştiğini gösterir. Bu durumda hastanın tedavi planı gözden geçirilmelidir. Astım kontrolunda ani ve ilerleyici kötüleşme potansiyel olarak yaşamı tehdit edicidir, kortikosteroid tedavisine başlanılması veya dozunun artırılması düşünülmelidir. Risk altındaki hastalardagünlük "peak flow" kontrollerine başlanabilir. Hastalar ilaçtan sağladıkları rahatlama azalır veya her zamanki etki süresi azalırsa, dozu veya doz sıklığını artırmamalı, fakat doktora başvurmalıdır. Salbutamolün genellikle kalpteki beta-1 adrenoseptörler üzerine tavsiye edilen dozlarda minimum etkisi olmakla beraber seyrek olarak salbutamol ile tedavi edilen hastalarda görülen bütün sempatomimetik ajanlara özgü kardiyovasküler ve MSS’ni uyarıcı etkiler tedavinin kesilmesini gerektirebilir. Bu nedenle koroner yetersizlik, hipertansiyon dahil kardiyovasküler rahatsızlıkları olanlarda ve hipertiroidizmde, diabetes mellitusta, sempatomimetik aminlere hassas olanlarda dikkatli uygulanmalıdır. Erken doğum sancılarının beta-2 agonistleri ile tedavisini takiben maternal pulmoner ödem rapor edildiğinden, sıvı dengesine dikkat edilmeli, kardiyo respiratuar fonksiyon kontrol edilmelidir. Daha ziyade parenteral ve nebülize uygulama ile beta-2 agonistleri ile tedavisi potansiyel olarak ciddi hipokalemiye neden olabilir. Akut şiddetli astımda bu etki ksantin türevleri,steroidler, diüretiklerin birlikte kullanımı ve hipoksi nedeniyle şiddetlenebileceğinden özel dikkat gösterilmelidir. Bu durumda potasyum serum düzeylerinin kontrolu tavsiye edilir.
Hastalar için bilgi: Ventolin tabletin etkisi 6 saat veya daha uzun sürebilir. Bu nedenle tavsiye edilenden daha sık alınmamalı ve doktora danışmadan dozu veya alınma sıklığı artırılmamalıdır.
Gebelik ve emzirme döneminde kullanımı: Gebelik kategorisi C. Hamilelikte ilaçların kullanımı ancak anneye sağlaması beklenen yarar, fetüse olan herhangi bir riskinden fazla ise düşünülmelidir. Emzirme işlevi ya da ilaç bırakılmalıdır. Çocuklarda kullanımı: 6 yaşından küçük çocuklarda güvenilirliği ve etkinliği henüz tam belirlenmemiştir.
VENTOLIN ilacı yan etkileri, VENTOLIN yan etkileri, VENTOLIN ilacı zararları, VENTOLIN İLACI NASIL KULLANILIR, VENTOLIN İLACI KULLANMA DOZU,
Hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde)
Aşırı doz ile yan etkiler görülebileceğinden doz veya veriliş sıklığı sadece doktor tavsiyesine göre artırılabilir. Salbutamolün çoğu hastalarda etki süresi 4-6 saattir. Beta-2 agonist kullanımının artışı astımın kötüleştiğini gösterir. Bu durumda hastanın tedavi planı yeniden gözden geçirilmeli ve birlikte glukokortikoid tedavisi düşünülmelidir.
Genel dozaj: Yetişkinler: Genel etkili doz günde üç veya dört kez 4mg’dır (1 tablet Ventolin 4mg). Yeterli bronkodilatasyon sağlanamazsa tek bir doz 8mg’a (2 tablet Ventolin 4mg), günde maksimum dört kez 8mg’a artırılabilir, toplam doz günde 32mg’ı geçmemelidir. Bazı hastalarda günde üç veya dört kez 2mg (Ventolin tablet 2mg) ile yeterli rahatlama sağlanabilir. Yaşlı hastalar ve beta-adrenerjik uyarıcılara duyarlı hastalar: Yaşlı hastalar ve beta-adrenerjik uyarıcılara normalden daha duyarlı olduğu bilinen hastalara günde üç veya dört kez 2mg’lık bir tablet (Ventolin 2mg) başlangıç dozu tavsiye edilir. Çocuklar: 6-12 yaş arası: günde üç veya dört kez 2mg'lık (1 tablet Ventolin 2mg) başlangıç dozu tavsiye edilir. Günde dört kez 2mg’lık başlangıç dozundan yeterli cevap alınamayan 6-12 yaş arasındaki çocuklarda dozaj kadameli olarak artırılabilir. Fakat maksimum günlük doz 24mg’ı geçmemelidir (Bölünmüş dozlarda). 12 yaşından büyük çocuklar: günde üç veya dört kez 2-4mg tavsiye edilir. Yeterli cevap alınamadığı durumlarda doz kadameli olarak dikkatle günde maksimum 4 kez 8 mg’a artırılabilir. Maksimum toplam günlük doz 32mg’ı geçmemelidir. Erken doğumların önlenmesinde, uterusun kasılmaları intravenöz Ventolin enfüzyonu ile kontrol edildikten sonra, enfüzyon kesilip, idame tedavisine oral Ventolin ile devam edilebilir. Genel dozaj, günde üç veya dört kez 4mg’dır. Doz atlandığında, vakit geçirmeden diğer doz alınmalıdır. Daha sonra tedaviye bir önceki gibi devam edilmelidir. İki doz birden alınmamalıdır.
Aşırı Dozaj Aşırı dozaj durumlarında anjinal ağrı, hipertansiyon, hipokalemi ve diğer yan etkilerin şiddetlenmesi görülebilir. Ventolin tablet aşırı dozajında dializ tavsiye edilmez. Astmatik kriz tehlikesini gözönünde bulundurmak koşuluyla kardiyoselektif bir betabloker-metaprolol tartrat gibi – dikkatle kullanılabilir. Salbutamol aşırı dozajını takiben hipokalemi oluşabilir. Serum potasyum düzeyleri kontrol edilmelidir.
Saklama Koşulları Ventolin 2mg tablet 300C'nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır. Kuru bir yerde saklayınız. ÇOCUKLARIN ULAŞAMAYACAKLARI YERLERDE VE AMBALAJINDA SAKLAYINIZ.
Not : www.ilacrehberi.com/cgi-bin/vademecum.asp sitesinden alıntıdır.
VENTOLIN ilacı ne işe yarar, VENTOLIN ilacı hangi hastalığa iyi geliyor, VENTOLIN nedir, VENTOLIN kullanımı faydaları.
Selektif bir beta-2-agonisti olan salbutamol astım krizlerinin tedavisi ve önlenmesi için kullanılır.
Ventolin tablet, bronşiyal astımın bütün tiplerinde, kronik bronşit ve amfizemde bronkospazm giderilmesinde kullanılır.
Gebeliğin son üç ayındaki erken doğum sancılarının önlenmesinde, parenteral salbutamol ile rahim kasılmaları kontrol altına alındıktan sonra Ventolin Tablet kullanılabilir.
VENTOLIN ilacı uyarıları,, VENTOLIN ilacı hakkında alınması gereken tedbirler
Astımın tedavisinde basamaklı bir tedavi programı takip edilmeli ve hastanın cevabı klinik olarak ve akciğer fonksiyon testleri ile kontrol edilmelidir. Kısa –etki süreli beta-2 agonisti kullanımının artışı astım semptomlarının kötüleştiğini gösterir. Bu durumda hastanın tedavi planı gözden geçirilmelidir. Astım kontrolunda ani ve ilerleyici kötüleşme potansiyel olarak yaşamı tehdit edicidir, kortikosteroid tedavisine başlanılması veya dozunun artırılması düşünülmelidir. Risk altındaki hastalardagünlük "peak flow" kontrollerine başlanabilir. Hastalar ilaçtan sağladıkları rahatlama azalır veya her zamanki etki süresi azalırsa, dozu veya doz sıklığını artırmamalı, fakat doktora başvurmalıdır. Salbutamolün genellikle kalpteki beta-1 adrenoseptörler üzerine tavsiye edilen dozlarda minimum etkisi olmakla beraber seyrek olarak salbutamol ile tedavi edilen hastalarda görülen bütün sempatomimetik ajanlara özgü kardiyovasküler ve MSS’ni uyarıcı etkiler tedavinin kesilmesini gerektirebilir. Bu nedenle koroner yetersizlik, hipertansiyon dahil kardiyovasküler rahatsızlıkları olanlarda ve hipertiroidizmde, diabetes mellitusta, sempatomimetik aminlere hassas olanlarda dikkatli uygulanmalıdır. Erken doğum sancılarının beta-2 agonistleri ile tedavisini takiben maternal pulmoner ödem rapor edildiğinden, sıvı dengesine dikkat edilmeli, kardiyo respiratuar fonksiyon kontrol edilmelidir. Daha ziyade parenteral ve nebülize uygulama ile beta-2 agonistleri ile tedavisi potansiyel olarak ciddi hipokalemiye neden olabilir. Akut şiddetli astımda bu etki ksantin türevleri,steroidler, diüretiklerin birlikte kullanımı ve hipoksi nedeniyle şiddetlenebileceğinden özel dikkat gösterilmelidir. Bu durumda potasyum serum düzeylerinin kontrolu tavsiye edilir.
Hastalar için bilgi: Ventolin tabletin etkisi 6 saat veya daha uzun sürebilir. Bu nedenle tavsiye edilenden daha sık alınmamalı ve doktora danışmadan dozu veya alınma sıklığı artırılmamalıdır.
Gebelik ve emzirme döneminde kullanımı: Gebelik kategorisi C. Hamilelikte ilaçların kullanımı ancak anneye sağlaması beklenen yarar, fetüse olan herhangi bir riskinden fazla ise düşünülmelidir. Emzirme işlevi ya da ilaç bırakılmalıdır. Çocuklarda kullanımı: 6 yaşından küçük çocuklarda güvenilirliği ve etkinliği henüz tam belirlenmemiştir.
VENTOLIN ilacı yan etkileri, VENTOLIN yan etkileri, VENTOLIN ilacı zararları, VENTOLIN İLACI NASIL KULLANILIR, VENTOLIN İLACI KULLANMA DOZU,
Hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde)
Aşırı doz ile yan etkiler görülebileceğinden doz veya veriliş sıklığı sadece doktor tavsiyesine göre artırılabilir. Salbutamolün çoğu hastalarda etki süresi 4-6 saattir. Beta-2 agonist kullanımının artışı astımın kötüleştiğini gösterir. Bu durumda hastanın tedavi planı yeniden gözden geçirilmeli ve birlikte glukokortikoid tedavisi düşünülmelidir.
Genel dozaj: Yetişkinler: Genel etkili doz günde üç veya dört kez 4mg’dır (1 tablet Ventolin 4mg). Yeterli bronkodilatasyon sağlanamazsa tek bir doz 8mg’a (2 tablet Ventolin 4mg), günde maksimum dört kez 8mg’a artırılabilir, toplam doz günde 32mg’ı geçmemelidir. Bazı hastalarda günde üç veya dört kez 2mg (Ventolin tablet 2mg) ile yeterli rahatlama sağlanabilir. Yaşlı hastalar ve beta-adrenerjik uyarıcılara duyarlı hastalar: Yaşlı hastalar ve beta-adrenerjik uyarıcılara normalden daha duyarlı olduğu bilinen hastalara günde üç veya dört kez 2mg’lık bir tablet (Ventolin 2mg) başlangıç dozu tavsiye edilir. Çocuklar: 6-12 yaş arası: günde üç veya dört kez 2mg'lık (1 tablet Ventolin 2mg) başlangıç dozu tavsiye edilir. Günde dört kez 2mg’lık başlangıç dozundan yeterli cevap alınamayan 6-12 yaş arasındaki çocuklarda dozaj kadameli olarak artırılabilir. Fakat maksimum günlük doz 24mg’ı geçmemelidir (Bölünmüş dozlarda). 12 yaşından büyük çocuklar: günde üç veya dört kez 2-4mg tavsiye edilir. Yeterli cevap alınamadığı durumlarda doz kadameli olarak dikkatle günde maksimum 4 kez 8 mg’a artırılabilir. Maksimum toplam günlük doz 32mg’ı geçmemelidir. Erken doğumların önlenmesinde, uterusun kasılmaları intravenöz Ventolin enfüzyonu ile kontrol edildikten sonra, enfüzyon kesilip, idame tedavisine oral Ventolin ile devam edilebilir. Genel dozaj, günde üç veya dört kez 4mg’dır. Doz atlandığında, vakit geçirmeden diğer doz alınmalıdır. Daha sonra tedaviye bir önceki gibi devam edilmelidir. İki doz birden alınmamalıdır.
Aşırı Dozaj Aşırı dozaj durumlarında anjinal ağrı, hipertansiyon, hipokalemi ve diğer yan etkilerin şiddetlenmesi görülebilir. Ventolin tablet aşırı dozajında dializ tavsiye edilmez. Astmatik kriz tehlikesini gözönünde bulundurmak koşuluyla kardiyoselektif bir betabloker-metaprolol tartrat gibi – dikkatle kullanılabilir. Salbutamol aşırı dozajını takiben hipokalemi oluşabilir. Serum potasyum düzeyleri kontrol edilmelidir.
Saklama Koşulları Ventolin 2mg tablet 300C'nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır. Kuru bir yerde saklayınız. ÇOCUKLARIN ULAŞAMAYACAKLARI YERLERDE VE AMBALAJINDA SAKLAYINIZ.
Not : www.ilacrehberi.com/cgi-bin/vademecum.asp sitesinden alıntıdır.
30 Ekim 2011 Pazar
VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI ilacı ne işe yarar., VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI yan etkileri
VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI ilacı ne işe yarar., VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI yan etkileri , VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI nedir, VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI zararları , VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI ilacı kullanımı,
VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI ilacı ne işe yarar, VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI ilacı hangi hastalığa iyi geliyor, VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI nedir, VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI kullanımı faydaları.
Verrucae vulgaris, Verrucae planae juveniles
Dolaşım bozukluğu olan kişilerce ve şeker hastalarınca kullanılmamalıdır. Vücuttaki benlere ve üzerinde tüy üremiş olan siğillere uygulanmamalıdır. Florourasil, fetusa zarar verebileceğinden hamilelikte kullanılmamalıdır. Preparatın bileşimindeki herhangi bir maddeye allerjisi olanlarca kullanılmamalıdır.
VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI ilacı uyarıları,, VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI ilacı hakkında alınması gereken tedbirler
Verrutol, siğilin etrafındaki normal deri ile temas ettiğinde lokal irritan etki görülebilir.Sadece siğilin olduğu bölgeye uygulamak suretiyle veya kullanıma kısa bir süre ara vermek suretiyle irritasyon kontrol altına alınabilir. Yanma, kaşınma, irritasyon, enflamasyon, allerjik kontakt dermatit görülebilir.
VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI ilacı yan etkileri, VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI yan etkileri, VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI ilacı zararları, VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI İLACI NASIL KULLANILIR, VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI İLACI KULLANMA DOZU,
Ürün siğilin çevresindeki normal deri ile temas ettirilmden günde 2-3 kez ince bir tabaka halinde siğilin üzerinde uygulanır. Çok küçük siğiller için şişenin kapağındaki uygulama çubuğu yerine kürdan kullanılabilir. Her uygulamadan önce bir uygulama sonucu oluşmuş film tabakası uzaklaştırılmalıdır. Eğer yıkama sonucu uzaklaştırılamazsa kenarından uygun şekilde kaldırılmak suretiyle uzaklaştırılabilir. Klinik açıdan gözle görülebilir bir iyileşme 2 ila 4 hafta sonra, siğilde küçülme ise 6 ila 12 hafta sonra gözlenir. Tedavi sırasında arada doktora başvurmakta fayda vardır.
Not: http://www.ilacrehberi.com/cgi-bin/vademecum.asp sitesinden alıntıdır.
VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI ilacı ne işe yarar, VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI ilacı hangi hastalığa iyi geliyor, VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI nedir, VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI kullanımı faydaları.
Verrucae vulgaris, Verrucae planae juveniles
Dolaşım bozukluğu olan kişilerce ve şeker hastalarınca kullanılmamalıdır. Vücuttaki benlere ve üzerinde tüy üremiş olan siğillere uygulanmamalıdır. Florourasil, fetusa zarar verebileceğinden hamilelikte kullanılmamalıdır. Preparatın bileşimindeki herhangi bir maddeye allerjisi olanlarca kullanılmamalıdır.
VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI ilacı uyarıları,, VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI ilacı hakkında alınması gereken tedbirler
Verrutol, siğilin etrafındaki normal deri ile temas ettiğinde lokal irritan etki görülebilir.Sadece siğilin olduğu bölgeye uygulamak suretiyle veya kullanıma kısa bir süre ara vermek suretiyle irritasyon kontrol altına alınabilir. Yanma, kaşınma, irritasyon, enflamasyon, allerjik kontakt dermatit görülebilir.
VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI ilacı yan etkileri, VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI yan etkileri, VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI ilacı zararları, VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI İLACI NASIL KULLANILIR, VERRUTOL 15 GR SİĞİL İLACI İLACI KULLANMA DOZU,
Ürün siğilin çevresindeki normal deri ile temas ettirilmden günde 2-3 kez ince bir tabaka halinde siğilin üzerinde uygulanır. Çok küçük siğiller için şişenin kapağındaki uygulama çubuğu yerine kürdan kullanılabilir. Her uygulamadan önce bir uygulama sonucu oluşmuş film tabakası uzaklaştırılmalıdır. Eğer yıkama sonucu uzaklaştırılamazsa kenarından uygun şekilde kaldırılmak suretiyle uzaklaştırılabilir. Klinik açıdan gözle görülebilir bir iyileşme 2 ila 4 hafta sonra, siğilde küçülme ise 6 ila 12 hafta sonra gözlenir. Tedavi sırasında arada doktora başvurmakta fayda vardır.
Not: http://www.ilacrehberi.com/cgi-bin/vademecum.asp sitesinden alıntıdır.
28 Ekim 2011 Cuma
Normal Doğum İzle, Doğum Videoları, Ameliyat Videoları
Normal Doğum İzle, Doğum Videoları, Ameliyat Videoları
Sezeryanlı Doğum Ameliyatı İzle,Canlı İzle,Doğum Ameliyatları
Sezeryanlı Doğum Ameliyatı İzle,Canlı İzle,Doğum Ameliyatları
Endoskopi, Burun Ameliyatları İzle Canlı İzle
http://yasam1000.blogspot.com/
Endoskopi, Burun Ameliyatları İzle Canlı İzle
Estetik Ameliyatları,Göz Bölgesi Sarkmalarını Gideren Estetik Cerrahi Müdaheleleri
Estetik Ameliyatları,Göz Bölgesi Sarkmalarını Gideren Estetik Cerrahi Müdaheleleri
LUSTRAL SPECIALilacı ne işe yarar., LUSTRAL SPECIAL yan etkileri , LUSTRAL SPECIAL nedir, LUSTRAL SPECIAL zararları ,
LUSTRAL
SPECIALilacı ne işe yarar., LUSTRAL SPECIAL yan
etkileri , LUSTRAL SPECIAL nedir,
LUSTRAL SPECIAL zararları ,
LUSTRAL SPECIAL 100 MG ilacı yan etkileri, LUSTRAL SPECIAL 100 MG yan etkileri, LUSTRAL SPECIAL 100 MG ilacı zararları,
LUSTRAL SPECIAL 100 MG ilacı
ne işe yarar, LUSTRAL SPECIAL 100 MG ilacı
hangi hastalığa iyi geliyor, LUSTRAL
SPECIAL 100 MG nedir, LUSTRAL
SPECIAL 100 MG kullanımı faydaları.
LUSTRAL®, depresyon tedavisinde, hastalarda mani hikayesi
olsun veya olmasın, endikedir. Tatminkar bir cevabı takiben, LUSTRAL®
tedavisine devam edilmesi, depresyonun başlangıç epizodunun nüksünün veya yeni
depresyon epizodlarının oluşmasının engellenmesinde etkilidir. LUSTRAL®,
obsesif kompulsif bozukluk tedavisinde endikedir. Başlangıçtaki yanıtı takiben,
obsesif kompulsif bozukluğun uzun süreli tedavisinde, LUSTRAL®'in, 2 yıla kadar
devamlı etkinliği, emniyeti ve tolerabilitesi gösterilmiştir. LUSTRAL®, obsesif
kompulsif bozukluğu olan 6 yaşından büyük pediyatrik hastaların tedavisinde de
endikedir. LUSTRAL®, agorafobi ile beraber seyreden panik bozukluk dahil olmak
üzere panik bozukluğu tedavisinde endikedir. LUSTRAL®, travma sonrası stres
bozukluğu tedavisinde de endikedir.
USTRAL®, sertraline hassasiyeti olduğu bilinen hastalarda ve birlikte monoaminoksidaz
inhibitörü alan hastalarda kontrendikedir. (Uyarılar/Önlemler bölümüne bakınız)
LUSTRAL SPECIAL 100 MG ilacı ne işe yarar., LUSTRAL SPECIAL 100 MG yan etkileri , LUSTRAL
SPECIAL 100 MG nedir, LUSTRAL
SPECIAL 100 MG zararları ,
LUSTRAL SPECIAL 100 MG ilacı
kullanımı,
Monoamin Oksidaz İnhibitörleri Sertralin ile birlikte
selektif MAO inhibitörü olan selegilin ve reversibl MAO inhibitörü olan
moklobemid dahil, monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI) alan hastalarda, bazen
fatal olabilen, ciddi reaksiyonlar bildirilmiştir. Bazı hastalarda serotonin
sendromuna benzer görünümler meydana gelmiştir ki bu sendromun semptomları
şunlardır: hipertermi, rijidite, miyokloni, vital bulgularda muhtemel hızlı
dalgalanmalarla birlikte otonom değişkenlik, konfüzyon, irritabilite dahil
mental durum değişiklikleri, deliryum ve komaya varabilen ileri derecede
ajitasyon. Bu nedenle, sertralin MAOI ile kombine olarak veya MAOI tedavisinin
kesilmesinden sonraki 14 gün içinde kullanılmamalıdır. Benzer şekilde, MAOI
tedavisi başlatılacaksa sertralinin kesilmesinden sonra arada en az 14 gün
bulunmalıdır (Kontrendikasyonları bölümüne bakınız). Diğer Serotonerjik İlaçlar
Farmakodinamik etkileşme olasılığından dolayı, triptofan, fenfluramin veya 5-HT
agonistleri gibi serotonerjik nörotransmisyonun etkilerini artıran ilaçlarla
birlikte sertralin alınırken dikkatli olunmalı ve mümkünse bu kombinasyonlardan
kaçınmalıdır (İlaç Etkileşmeleri bölümüne bakınız). Selektif Serotonin Geri
Alım İnhibitörleri (SSRI), Antidepresan veya Antiobsesif İlaçlardan Sertraline
Geçiş SSRI'nden, antidepresanlardan veya antiobsesif ilaçlardan sertraline
geçiş yapılırken, en uygun zamanlama konusunda sahip olunan kontrollü
deneyimler sınırlıdır. Özellikle fluoksetin gibi uzun etkili ajanlardan
sertraline geçerken dikkatli ve titiz bir medikal değerlendirme yapılmalıdır.
Bir selektif serotonin geri alım inhibitöründen (SSRI) diğerine geçiş için
gerekli arınma (wash out) zamanı belirlenmemiştir. Mani / Hipomani Aktivasyonu
Erken klinik çalışmalar sırasında sertralin ile tedavi edilen hastaların
yaklaşık % 0.4'ünde mani veya hipomani aktivasyonu görülmüştür. Major
duygulanım bozukluğu olan ve piyasadaki diğer antidepresanlarla ve antiobsesif
ilaçlarla tedavi edilen hastaların küçük bir oranında da mani/hipomani
aktivasyonu bildirilmiştir. Konvülsiyonlar Konvülsiyonlar antidepresan ve
antiobsesif ilaçlar için potansiyel bir risktir. Sertralin, anstabil epilepsili
hastalarda kullanılmamalı ve epilepsisi kontrol altında olan hastalar dikkatle
gözetim altında tutulmalıdır. Hastada konvulsif nöbetler oluşursa sertralin
tedavisi derhal kesilmelidir. İntihar Depresyonda intihar girişimi olasılığı
bulunması ve belirgin remisyon oluşuncaya kadar devam edebilme ihtimali nedeni
ile, hastalar tedavinin başlangıç dönemlerinde yakın olarak izlenmelidir.
Vasıta Sürme/Makine Kullanma Sertralinin psikomotor performans üzerine hiç bir
etkisi yoktur. Ancak psikotrop ilaçlar, vasıta sürme veya makine kullanma gibi
potansiyel olarak tehlikeli işlerin yapılabilmesi için gerekli zihinsel ve
fiziksel kabiliyetleri azaltabileceğinden, hasta gereğince uyarılmalıdır.
Karaciğer Yetmezliğinde Kullanım Sertralin yoğun bir biçimde karaciğerde
metabolize olur. Çok dozlu bir farmakokinetik çalışmada, normal kişilerle
karşılaştırıldığında, hafif stabl sirozu bulunan hastalarda daha uzun
eliminasyon yarı ömrü ve yaklaşık 3 kat artmış EAA (Eğri Altı Alanı) ve Cmaks
bulunmuştur. Plazma proteinlerine bağlanmada iki grup arasında anlamlı bir
farklılık olmamıştır. Sertralin karaciğer hastalığı olan kişilerde ihtiyatla
kullanılmalıdır. Karaciğer bozukluğu olan hastalara daha düşük veya daha seyrek
doz verilmelidir. Böbrek Yetmezliğinde Kullanım Sertralin büyük oranda
metabolize olur. İdrarda değişmemiş ilacın atımı, eliminasyonun minör bir
yoludur. Hafif ve orta şiddetli böbrek bozukluğu olanlarda (kreatinin klirensi 30-60
ml/dak) veya orta şiddetli ve şiddetli böbrek bozukluğu bulunanlarda (kreatinin
klirensi 10 - 29 ml/dak) çok doz farmakokinetik parametreleri (EAA 0-24 ve
Cmaks) belirgin fark göstermez. Yarı ömürleri yakın olmuştur ve plazma
proteinlerine bağlanmada farklılık olmamıştır. Sertralinin düşük renal
atılımından beklendiği gibi sertralin dozu, böbrek yetmezliğinin derecesine
LUSTRAL
SPECIAL 100 MG ilacı uyarıları,, LUSTRAL SPECIAL 100 MG ilacı
hakkında alınması gereken tedbirler
Klinik Çalışmalarda Elde Edilen Veriler; Depresyon ve
obsesif kompulsif bozukluk için yapılan çok dozlu klinik çalışmalarda sertralin
kullanımı ile plaseboya göre daha sık görülen yan etkiler: Otonom sinir sistem:
ağız kuruluğu ve terleme artışı Santral ve periferik sinir sistemi: baş dönmesi
ve tremor Gastrointestinal sistem: diyare/yumuşak gaita, dispepsi ve bulantı
Psikiyatrik: iştahsızlık, uykusuzluk ve somnolans Üreme: seksüel disfonksiyon
(esas olarak erkeklerde ejakülasyon gecikmesi) Obsesif kompulsif bozukluğu ve
panik bozukluğu olan hastalarda gözlenen yan etki profili depresyon
hastalarında görülenlere benzerdir. Pazarlama Sonrasında Elde Edilen Veriler:
Pazarlama sonrasında sertralin alan hastalarda görülen ancak ilaçla muhtemel
ilişkisi kanıtlanmamış olan advers olaylar aşağıda listelenmiştir. Advers
olaylar Dünya Sağlık Örgütü'nün terminolojisine bağlı kalınarak
sınıflandırılmışlardır. Seyrek; hastalarda 1/100 oranında görülen istenmeyen
olayları, nadir; hastalarda 1/100 ile 1/1000 aralığında görülen istenmeyen
olayları ve çok nadir; hastalarda 1/1000 oranında görülen istenmeyen olayları
tanımlamak için kullanılmıştır. Otonom sinir sistemi: Nadir: midriazis; Çok
nadir: priapizm Tüm vücut: Seyrek: asteni, halsizlik ve sıcak basması; Nadir:
ateş; Çok nadir: alerjik reaksiyonlar, alerji Kardiyovasküler sistem: Seyrek:
göğüs ağrısı, çarpıntı; Nadir: hipertansiyon, periorbital ödem, senkop ve
taşikardi Santral ve periferik sinir sistemi: Seyrek: baş ağrısı, hareket
bozuklukları (hiperkinezi, hipertoni, diş gıcırdatma veya yürüyüş şekli
anormalliklerini de içeren ekstrapiramidal semptomlar), parestezi, hipoestezi;
Nadir: migren; Çok nadir: koma, konvülsiyonlar. Ayrıca serotonin sendromu ile
görülen belirti ve semptomlar bildirilmiştir: Bazı vakalarda serotonerjik
ilaçların beraber kullanımı ile görülen bu yan etkiler, ajitasyon, konfüzyon,
fazla terleme, diyare, ateş, hipertansiyon, rijidite ve taşikardiyi içerir.
Endokrinolojik: Çok nadir: galaktore, hiperprolaktinemi ve hipotroidizm.
Gastrointestinal sistem: Seyrek: karın ağrısı ve kusma; Çok nadir: pankreatit
Hemopoietik sistem: Nadir: purpura; Çok nadir: değişmiş trombosit fonksiyonu,
kanama anomalisi (epistaksis, gastrointestinal kanama veya hematüri gibi)
lökopeni, ve trombositopeni Laboratuar değişiklikleri: Çok nadir: anormal
klinik laboratuar sonuçları. Karaciğer / safra: Çok nadir: serum transaminazlarında
(SGOT ve SGPT) asemptomatik artışlar, ciddi karaciğer olayları (hepatit,
sarılık ve karaciğer yetmezliği dahil) Metabolik / beslenme: Çok nadir:
hiponatremi ve serum kolesterolünde artış Psikiyatrik: Seyrek: ajitasyon,
anksiyete; Nadir: depresif semptomlar, hallüsinasyon; Çok nadir: agresif
reaksiyon ve psikoz Üreme: Seyrek: menstrual düzensizlikler Solunum: Çok nadir:
bronkospazm Deri: Seyrek: döküntü; Nadir: alopesi; Çok nadir: anjioödem ve
eritema multiforme gibi ciddi eksfoliatif deri hastalıklarına dair seyrek
raporlar Üriner: Çok nadir: yüzde ödem ve üriner retansiyon Diğer: Çok nadir:
sertralinin kesilmesinin ardından rapor edilen semptomlar. Bu semptomlar,
ajitasyonu, anksiyeteyi, baş dönmesini, baş ağrısını, bulantıyı ve paresteziyi
içerir. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ
LUSTRAL SPECIAL 100 MG ilacı yan etkileri, LUSTRAL SPECIAL 100 MG yan etkileri, LUSTRAL SPECIAL 100 MG ilacı zararları,
Monoamin Oksidaz İnhibitörleri: ( Kontrendikasyonlar ve
Uyarılar / Önlemler bölümüne bakınız.) SSS Depresanları ve Alkol Günde 200 mg sertralinin
birlikte alınması, sağlıklı kişilerde alkolün, karbamazepinin, haloperidolün
veya fenitoinin kognitif ve psikomotor performans üzerindeki etkisini
arttırmaz. Ancak sertralinin alkol ile birlikte kullanımı tavsiye
edilmemektedir. Lityum Lityum ve sertralinin birlikte verilmesi lityum
farmakokinetiğini anlamlı olarak değiştirmez. Ancak muhtemel bir farmakodinamik
etkileşmenin işareti olabilecek şekilde tremorda artış oluşturur. Sertralin,
lityum gibi serotonerjik mekanizmalar yolu ile etki eden ilaçlarla birlikte
kullanıldığında, hastalar uygun bir şekilde izlenmelidir. Fenitoin Kronik 200
mg/gün sertralin uygulaması, fenitoinin metabolizmasında klinik açıdan önemli
bir inhibisyon oluşturmaz. Gene de, sertralin terapisinin başlanmasının
ardından, uygun fenitoin doz ayarlamaları ile, plazma fenitoin
konsantrasyonlarının izlenmesi tavsiye edilir. Sumatriptan Sertralin ve
sumatriptan kullanımının ardından güçsüzlük, hiperrefleksi, koordinasyon
bozukluğu, konfüzyon, anksiyete ve ajitasyon görülen hastalara dair seyrek
pazarlama sonrası raporlar mevcuttur. Sertralin ve sumatriptanın beraber
kullanımı klinik açıdan gerekli ise, hastanın uygun şekilde gözlenmesi
önerilir. (Uyarılar / Önlemler bölümüne bakınız) Serotonerjik İlaçlar :
(Uyarılar / Önlemler bölümüne bakınız.) Proteinlere Bağlanan İlaçlar Sertralin
plazma proteinlerine bağlandığından, plazma proteinlerine bağlanan diğer
ilaçlarla etkileşme potansiyeli bulunduğu akılda tutulmalıdır. Ancak diazepam,
tolbutamid ve warfarin ile ayrı ayrı kullanılan sertralinin, substratın
proteinlere bağlanması üzerine anlamlı bir etkisi gösterilmemiştir. (Diğer İlaç
Etkileşmeleri alt bölümüne bakınız) Varfarin Varfarin ile birlikte günde 200 mg
sertralin verilmesi, protrombin zamanında klinik önemi bilinmeyen, küçük bir
artışa sebep olmuştur. Bu nedenle, sertralin tedavisi başlatıldığında veya
kesildiğinde protrombin zamanı dikkatlice izlenmelidir. (CYP 2C9 alt bölümüne
bakınız) Diğer İlaç Etkileşmeleri Diazepam veya tolbutamidin günde 200 mg
sertralin ile birlikte verilmesi, bazı farmakokinetik parametrelerde, küçük
değişikliklere sebep olmuştur. Simetidin ile birlikte verilmesi sertralin
klirensinde önemli düşüşlere sebep olmuştur. Bu değişikliklerin klinik önemi
bilinmemektedir. Sertralin, atenololün beta adrenerjik blokaj aktivitesini
etkilememiştir. Glibenklamid veya digoksin ile birlikte günde 200 mg sertralin
verilmesiyle bir etkileşme gözlenmemiştir. Elektrokonvulsif tedavi (EKT) EKT ve
sertralinin kombine kullanımının yarar ve zararlarını gösteren klinik çalışmalar
bulunmamaktadır. Sitokrom P450 (CYP) 2D6 Tarafından Metabolize Edilen İlaçlar
İzoenzim CYP 2D6’nın aktivitesini inhibe etme bakımından antidepresanlar
arasında farklılık vardır. Bu durumun klinik önemi, inhibisyonun derecesine ve
beraber uygulanan ilacın terapötik indeksine bağlıdır. Dar terapötik indeksli
CYP 2D6 substratları, trisiklik antidepresanlar ile propafenon ve flekainid
gibi Sınıf I C antiaritmikleri içerir. Rutin etkileşme çalışmalarında
sertralinin günde 50mg kronik dozu ile CYP2D6 izoenzim aktivitesinin bir
markeri olan desipraminin kararlı durum plazma düzeylerinde minimal bir
yükselme (ortalama %23-37) görülmüştür. Diğer CYP Enzimleri (CYP 3A3/4, CYP
2C9, CYP2C19, CYP 1A2) Tarafından Metabolize Edilen İlaçlar CYP 3A3/4: Günde
200 mg sertralinin kronik uygulamasının, CYP 3A3/4’ü inhibe etmediği
gösterilmiştir. CYP 2C9: Sertralin,CYP 2C9'un klinik olarak ilgili bir
inhibitörü değildir. CYP 2C19: Sertralin,CYP 2C19'un klinik olarak ilgili bir
inhibitörü değildir. CYP 1A2: İn vitro çalışmalarda sertralinin CYP 1A2
inhibisyon potansiyeli çok azdır ya da hiç yoktur.
LUSTRAL SPECIAL 100 MG İLACI
NASIL KULLANILIR, LUSTRAL SPECIAL 100 MG
İLACI KULLANMA DOZU,
LUSTRAL®, sabah veya akşam günde tek bir doz halinde
verilmelidir. LUSTRAL® tablet gıdalarla birlikte veya ayrı verilebilir.
Tedavinin Başlangıcı Depresyon ve obsesif kompulsif bozukluk - LUSTRAL®
tedavisi günde 50 mg dozda uygulanmalıdır. Panik Bozukluğu ve Travma Sonrası
Stres Bozukluğu- Panik bozukluğu ve travma sonrası stres bozukluğu için
tedaviye günde 25 mg ile başlanmalıdır. Bu amaçla 50 mg’lık tablet, ikiye
bölünebilir çentikli tablet formunda sunulmuştur. Bir hafta sonra doz, günde
tek doz 50 mg'a yükseltilmelidir. Bu doz ayarlaması, panik bozuklukta
karakterize olan tedavinin erken dönemindeki beklenmedik yan etkilerin
sıklığını azaltır. Doz Artışı Depresyon, Obsesif Kompulsif Bozukluk, Panik
Bozukluk ve Travma Sonrası Stres Bozukluğu- 50 mg doza yanıt vermeyen hastalar,
dozun arttırılmasından fayda sağlayabilirler. Doz değişimlerinin arasında en az
bir hafta olmalıdır. Doz en fazla günde 200 mg'a artırılabilir. Terapötik
etkinin başlaması 7 gün içinde görülebilir. Ancak, özellikle obsesif kompulsif
bozukluğunda, terapötik cevabın ortaya çıkması için genellikle daha uzun
süreler gerekmektedir. İdame - Uzun süreli tedavi sırasında doz, en düşük etkin
seviyesinde tutulmalı ve terapötik cevaba göre müteakip ayarlamalar
yapılmalıdır. Çocuklarda kullanım - LUSTRAL®'in emniyet ve etkisi, 6 - 17 yaş
arasındaki obsesif kompulsif bozukluğu olan pediyatrik hastalarda ortaya
konmuştur. 13 - 17 yaş arasındaki obsesif kompulsif bozukluğu olan pediyatrik
hastalarda LUSTRAL® uygulamasına 50 mg/gün dozunda başlanmalıdır. 6 - 12 yaş
arasındaki obsesif kompulsif bozukluğu olan pediyatrik hastalarda LUSTRAL®
uygulamasına 25 mg/gün dozu ile başlanmalıdır. Bu amaçla 50 mg’lık tablet,
ikiye bölünebilir çentikli tablet formunda sunulmuştur. Bir hafta sonra 50
mg/gün dozuna yükseltilmelidir. Cevabın yetersiz olduğu durumlarda müteakip
dozlar, ihtiyaca göre 50 mg/gün'lük artışlarla 200 mg/gün'e kadar
yükseltilebilir. Klinik bir çalışmada, 6 - 17 yaş arasındaki depresyonlu veya
obsesif kompulsif bozukluk hastalarında, LUSTRAL®'in farmakokinetiğinin,
yetişkinlerdekine benzer olduğu ortaya konmuştur. Ancak, aşırı dozdan kaçınmak
için doz 50 mg'ın üzerine çıkarılırken, çocukların yetişkinlere nazaran genellikle
daha az vücut ağırlıkları olduğu düşünülmelidir. Çocuklarda ve büyüme çağındaki
gençlerde doz artışı - LUSTRAL®'in eliminasyom yarı ömrü yaklaşık 1 gündür; doz
değişiklikleri 1 haftadan kısa aralıklarla yapılmamalıdır. Yaşlılarda kullanım
- Yaşlı hastalarda, daha genç hastalardaki doz aralığı kullanılabilir. Advers
etkilerin oluşumu ve insidansı (görülme sıklığı) daha genç hastalardakine
benzerdir. Karaciğer yetmezliğinde kullanım - Karaciğer bozukluğu olan
hastalarda LUSTRAL®' kullanımı esnasında dikkatli olunmalıdır. Karaciğer
bozukluğu olan hastalarda, daha düşük veya daha seyrek doz kullanılmalıdır.
Böbrek yetmezliğinde kullanım - LUSTRAL®' büyük oranda metabolize olur. İdrarda
değişmemiş ilacın atımı eliminasyonun minör bir yoludur. LUSTRAL®' düşük renal
atılımından beklendiği gibi LUSTRAL®' dozu, böbrek yetmezliğinin derecesine
bağlı olarak ayarlanmak zorunda değildir (Uyarılar / Önlemler bölümüne
bakınız). Doz Aşımı Doz aşımı halinde sertralinin geniş bir emniyet sınırı
vardır. Tek başına sertralinin 13,5
g'a kadar olan aşırı dozlarının kullanımı
bildirilmiştir. Sertralinin aşırı dozlarının özellikle diğer ilaçlar ve/veya
alkol ile birlikte kullanımı sırasında ölüm vakaları bildirilmiştir. Bu
nedenle, her türlü doz aşımı yoğun bir şekilde tedavi edilmelidir. Doz aşımı
semptomları, somnolans, gastrointestinal rahatsızlıklar (bulantı ve kusma
gibi), taşikardi, tremor, ajitasyon ve baş dönmesi gibi serotonine bağlı yan
etkileri içerir. Daha seyrek olarak koma rapor edilmiştir. Sertraline karşı spesifik
bir antidot yoktur. Gerektiğinde havayolu açılır ve yeterli oksijenasyon ve
ventilasyon sağlanır. Doz aşımı tedavisinde lavaj kadar veya daha etkili olması
nedeniyle bir katartik ile birlikte kullanılabilen aktif kömür uygulaması
LUSTRAL SPECIAL 100 MG ilacı ne işe yarar., LUSTRAL SPECIAL 100 MG yan etkileri , LUSTRAL
SPECIAL 100 MG nedir, LUSTRAL
SPECIAL 100 MG zararları ,
LUSTRAL SPECIAL 100 MG ilacı
kullanımı,
Alıntıdır : www.ilacrehberi.com
Alıntıdır : www.ilacrehberi.com
XENICAL ilacı ne işe yarar., XENICAL yan etkileri ,XENICAL nedir,XENICAL zararları ,XENICAL ilacı kullanımı,
XENICAL ilacı ne işe yarar., XENICAL yan etkileri ,XENICAL nedir,XENICAL zararları ,XENICAL ilacı kullanımı,
XENICAL ilacı ne işe yarar, XENICAL ilacı hangi hastalığa iyi geliyor, XENICAL nedir, XENICAL kullanımı faydaları.
Xenical, obez veya aşırı kilolu ve buna bağlı başka hastalıkları da olan hastaların tedavisinde hafif düşük kalorili bir diyetle birlikte endikedir.
XENICAL ilacı uyarıları,, XENICAL ilacı hakkında alınması gereken tedbirler
4 yıla kadar sürdürülen uzun süreli çalışmalarda orlistat tedavisi gören hastaların büyük çoğunluğunda A, D, E, K vitaminleri ve beta-karoten düzeyleri normal sınırlarda kalmıştır. Yeterli beslenmenin sağlanması için bir multivitamin desteği düşünülmelidir.
Hastaların diyetle ilgili önerilere uymaları tavsiye edilmelidir (Bkz. Kullanım Şekli ve Dozu). Xenical fazla miktarda yağ içeren bir diyetle birlikte alındığı takdirde (örn. günde 2000 kcal ve kalorinin %30’dan fazlasını yağdan alan bir diyette, 67 g’ın üzerinde yağ vardır) gastrointestinal yan etki (Bkz.Yan Etkiler/Advers Etkiler) olasılığı artabilir. Alınan günlük yağ üç ana öğüne bölünmelidir. Xenical çok fazla yağ içeren bir öğünle birlikte alındığında, gastrointestinal yan etkiler artabilir.
Tip 2 diyabet hastalarında, Xenical ile sağlanan kilo kaybı, metabolik kontrolde de düzelmeye eşlik eder; bu durum hipoglisemik ilaçların (örn. sülfonilüreler) dozunu azaltmaya olanak sağlayabilir ya da azaltılmasını gerektirebilir.
Xenical ile birlikte alındığında, siklosporin plazma seviyesinde azalma gözlenmiştir. Bu nedenle, siklosporin ile birlikte Xenical kullananlarda siklosporin plazma seviyelerinin normalden daha sık aralıklarla gözlenmesi önerilmektedir (Bkz. İlaç Etkileşmeleri).
Eş zamanlı olarak oral antikoagülan tedavisi gören hastalarda pıhtılaşma parametreleri izlenmelidir.
Orlistat tedavisi sırasında oral amiodaron kullanımı amiodaron ve desethylamiodarona sistemik maruziyette % 25-30’luk bir azalma göstermiştir. Amiodaronun farmakokinetiğinin kompleks olmasından dolayı, bu durumun klinik etkisi bilinmemektedir. Düzenli amiodaron tedavisi gören hastalarda orlistat tedavisine başlanmasının etkisi araştırılmamıştır. Amiodaronun terapötik etkisinde bir azalma görülebilir.
XENICAL ilacı yan etkileri, XENICAL yan etkileri, XENICAL ilacı zararları,XENICAL İLACI NASIL KULLANILIR, XENICAL İLACI KULLANMA DOZU,
Doktor tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde;
Standart doz
Xenical’in önerilen dozu her ana öğünle birlikte (yemek sırasında veya en fazla bir saat sonrasında) 120 mg’lık bir kapsüldür. Eğer bir öğün atlandı ise veya yemekte yağ alınmadıysa, Xenical dozu atlanabilir. Hastanın, beslenmesinde dengeli ve kalorisinin yaklaşık %30’unu yağlardan alan, hafif düşük kalorili bir diyet uyguluyor olması gerekir. Günlük yağ, karbonhidrat ve protein alımı üç ana öğüne dağıtılmalıdır. Günde üç kez 120 mg’ın üzerindeki dozlarda Xenical kullanımıyla ek bir yarar sağlanmamıştır.
Özel doz talimatları
Orlistatın etkisi karaciğer ve/veya böbrek yetmezliği olan hastalarda ve 12 yaşın altındaki çocuklarda çalışılmamıştır.
Doz Aşımı
Normal ağırlıktaki deneklerde ve obez hastalarda Xenical’in 800 mg’lık tek dozları ve günde üç kez verilen 400 mg’lık çoklu dozları, 15 gün boyunca uygulanmış ve herhangi bir advers bulguya rastlanmamıştır. Ek olarak günde üç kez 240 mg’lık dozlar obez hastalara yan etkilerde belirgin bir artışa rastlanmadan 6 ay uygulanmıştır.
Pazarlama sonrasında bildirilen orlistat doz aşımı vakalarının advers etkileri, tavsiye edilen dozlarda bildirilen advers etkilere benzerdir.
Xenical’in belirgin bir aşırı dozunun alınması halinde hastanın 24 saat gözlem altında tutulması önerilir. Yapılan çalışmalara dayanılarak orlistatın lipaz inhibisyonu etkisi ile ilgili olabilecek sistemik etkilerin hızla geri dönmesi beklenir.
Not: http://www.ilacrehberi.com/cgi-bin/vademecum.asp sitesinden alıntıdır.
XENICAL ilacı ne işe yarar, XENICAL ilacı hangi hastalığa iyi geliyor, XENICAL nedir, XENICAL kullanımı faydaları.
Xenical, obez veya aşırı kilolu ve buna bağlı başka hastalıkları da olan hastaların tedavisinde hafif düşük kalorili bir diyetle birlikte endikedir.
XENICAL ilacı uyarıları,, XENICAL ilacı hakkında alınması gereken tedbirler
4 yıla kadar sürdürülen uzun süreli çalışmalarda orlistat tedavisi gören hastaların büyük çoğunluğunda A, D, E, K vitaminleri ve beta-karoten düzeyleri normal sınırlarda kalmıştır. Yeterli beslenmenin sağlanması için bir multivitamin desteği düşünülmelidir.
Hastaların diyetle ilgili önerilere uymaları tavsiye edilmelidir (Bkz. Kullanım Şekli ve Dozu). Xenical fazla miktarda yağ içeren bir diyetle birlikte alındığı takdirde (örn. günde 2000 kcal ve kalorinin %30’dan fazlasını yağdan alan bir diyette, 67 g’ın üzerinde yağ vardır) gastrointestinal yan etki (Bkz.Yan Etkiler/Advers Etkiler) olasılığı artabilir. Alınan günlük yağ üç ana öğüne bölünmelidir. Xenical çok fazla yağ içeren bir öğünle birlikte alındığında, gastrointestinal yan etkiler artabilir.
Tip 2 diyabet hastalarında, Xenical ile sağlanan kilo kaybı, metabolik kontrolde de düzelmeye eşlik eder; bu durum hipoglisemik ilaçların (örn. sülfonilüreler) dozunu azaltmaya olanak sağlayabilir ya da azaltılmasını gerektirebilir.
Xenical ile birlikte alındığında, siklosporin plazma seviyesinde azalma gözlenmiştir. Bu nedenle, siklosporin ile birlikte Xenical kullananlarda siklosporin plazma seviyelerinin normalden daha sık aralıklarla gözlenmesi önerilmektedir (Bkz. İlaç Etkileşmeleri).
Eş zamanlı olarak oral antikoagülan tedavisi gören hastalarda pıhtılaşma parametreleri izlenmelidir.
Orlistat tedavisi sırasında oral amiodaron kullanımı amiodaron ve desethylamiodarona sistemik maruziyette % 25-30’luk bir azalma göstermiştir. Amiodaronun farmakokinetiğinin kompleks olmasından dolayı, bu durumun klinik etkisi bilinmemektedir. Düzenli amiodaron tedavisi gören hastalarda orlistat tedavisine başlanmasının etkisi araştırılmamıştır. Amiodaronun terapötik etkisinde bir azalma görülebilir.
XENICAL ilacı yan etkileri, XENICAL yan etkileri, XENICAL ilacı zararları,XENICAL İLACI NASIL KULLANILIR, XENICAL İLACI KULLANMA DOZU,
Doktor tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde;
Standart doz
Xenical’in önerilen dozu her ana öğünle birlikte (yemek sırasında veya en fazla bir saat sonrasında) 120 mg’lık bir kapsüldür. Eğer bir öğün atlandı ise veya yemekte yağ alınmadıysa, Xenical dozu atlanabilir. Hastanın, beslenmesinde dengeli ve kalorisinin yaklaşık %30’unu yağlardan alan, hafif düşük kalorili bir diyet uyguluyor olması gerekir. Günlük yağ, karbonhidrat ve protein alımı üç ana öğüne dağıtılmalıdır. Günde üç kez 120 mg’ın üzerindeki dozlarda Xenical kullanımıyla ek bir yarar sağlanmamıştır.
Özel doz talimatları
Orlistatın etkisi karaciğer ve/veya böbrek yetmezliği olan hastalarda ve 12 yaşın altındaki çocuklarda çalışılmamıştır.
Doz Aşımı
Normal ağırlıktaki deneklerde ve obez hastalarda Xenical’in 800 mg’lık tek dozları ve günde üç kez verilen 400 mg’lık çoklu dozları, 15 gün boyunca uygulanmış ve herhangi bir advers bulguya rastlanmamıştır. Ek olarak günde üç kez 240 mg’lık dozlar obez hastalara yan etkilerde belirgin bir artışa rastlanmadan 6 ay uygulanmıştır.
Pazarlama sonrasında bildirilen orlistat doz aşımı vakalarının advers etkileri, tavsiye edilen dozlarda bildirilen advers etkilere benzerdir.
Xenical’in belirgin bir aşırı dozunun alınması halinde hastanın 24 saat gözlem altında tutulması önerilir. Yapılan çalışmalara dayanılarak orlistatın lipaz inhibisyonu etkisi ile ilgili olabilecek sistemik etkilerin hızla geri dönmesi beklenir.
Not: http://www.ilacrehberi.com/cgi-bin/vademecum.asp sitesinden alıntıdır.
27 Ekim 2011 Perşembe
Kan Değerleri, Kan Tahlili, Kan Degeri, Kan Tahlilleri, Alp Tahlil, Kan Tahlili Nasıl Yorumlanır, Kan Tahlil Sonuçları, Kan Tahlili Sonuçları, Kan Tahlili Değerleri, Kan Tahlili Terimleri, Kan Tahlil Değerleri, Kan Tahlil Terimleri, Normal Kan Değerleri, Kandaki Değerler..
Kan Değerleri, Kan Tahlili, Kan Degeri, Kan Tahlilleri, Alp Tahlil, Kan Tahlili Nasıl Yorumlanır, Kan Tahlil Sonuçları, Kan Tahlili Sonuçları, Kan Tahlili Değerleri, Kan Tahlili Terimleri, Kan Tahlil Değerleri, Kan Tahlil Terimleri, Normal Kan Değerleri, Kandaki Değerler..
Kan tahlili nasıl yorumlanır?
Genel tıp uygulamaları sırasında hekimler polikliniğe başvuran pek hastadan kan tahlili isterler. Tam kan sayımı hekime tanıya yaklaşmasında yardımcı olan, değerli ve nispeten ucuz bir testtir.
Kan tahlilinin maksadı teşhis koymak değildir. Kan tahlilinin esas görevi hekimin olası tanılar arasında eleme yapmasını sağlamaktadır. Yani tanıya yardımcı olmaktır. Hastayı görmeden, muayene etmeden teşhis koyulmaz.
Kan tahlilinde hangi değerler incelenir?
Vücudumuzda oksijen taşıyan kırmızı kan hücreleri (eritrositler) ile hastalıklara karşı savunmamızı sağlayan beyaz kan hücreleri (lökositler) sayılmakta ve büyüklükleri incelenmektedir.
Bildiğiniz gibi kırmızı kan hücrelerinde hemoglobin proteinleri bulunur. Oksijeni taşıyan protein hemoglobindir. Hemoglobin miktarı düşerse oksijen taşınamaz.
Maalesef ülkemizde kullanılan laboratuvar cihazları yurt dışından satın alındığı için tahlil sonuçları genellikle yabancı terimlerle gösterilmektedir.
Kırmızı kan hücreleri
RBC (red blood cells): Oksijen taşıyan hücrelerin miktarını verir.
Düşükse anemi (kansızlık) veya kan kaybı vardır. Yüksekliğe örnek: Yüksek rakımlı yerde oturmak, KOAH, böbrek hastalığı, polisitemi hastalığı
MCV (mean corpuscular volume): Oksijen taşıyan hücrelerin ortalama büyüklüğüdür. MCV düşükse eritrositler daha ufaktır, yüksekse daha genişlemişlerdir. Örneğin demir eksikliği anemisi’nde eritrositler küçülür dolayısıyla mcv değeri düşük çıkar. B12 vitamini eksikliği anemisinde ise eritrositler büyümüştür, MCV yüksektir.
Hb (Hemoglobin): Kandaki toplam hemoglobin miktarını gösterir. Anemilerde hemoglobin düşer.
MCH: Eritrositlerdeki hemoglobin miktarını gösterir.
Hct (Hematokrit): Kandaki hemoglobin ve eritrosit miktarının bir ölçüsüdür. Anemi, lösemi, kan kaybı gibi durumlarda azalırken vücudun su kaybettiği durumlarda (örneğin ishal) veya polisitemi’de artar.
PLT (Platelets): Trombositlerdir. Yani pıhtılaşmayı sağlayan hücereleri gösterir.
Beyaz kan hücreleri
WBC (White Blood Cells-Leukocytes): Vücudun savunma ve bağışıklık hücrelerinin yani lökositlerin toplamını gösterir. Enfeksiyon hastalığı veya lupus gibi kronik iltihabi hastalıklarda yükselir. Ayrıca lösemi’de yükselir.
Çok düşükse lökosit yapımını bozan ciddi bir hastalık vardır.
* PNL: (Nötrofiller) Örneğin bakteryel enfeksiyonlarda artar.
* Lymphocytes: (Lenfositler) Viral enfeksiyonlarda ve bazı kronik hastalıklarda artar. AIDS’te düşer.
* Eosinophils: (Eozinofiller). Allerjide ve parazitik hastalıklarda yükselir.
ALBUMIN
Normal Değerler : 3.5-5.5 g/dL
Açıklama : Albümin karaciğerde sentezlenen bir protein türevidir. Sağlıklı yetişkin karaciğerinde günde 12-14 gram kadar albümin sentezi yapılır. Sağlıklı kişilerde rutin olarak albümin bakılmasına gerek yoktur. Sağlıklı bir kişide albümin düzeyinin biraz yüksek ya da düşük çıkması da klinik bir önem taşımaz. Kan albümin düzeyi ölçümü özellikle ödemi olan, karaciğer hastalığı bulunan veya beslenme bozukluğu düşünülen kişilerde önem taşır.
Artığı Durumlar : Albümin düzeyinin yüksek ölçülmesi genellikle vücuttan su kaybı bağlıdır. Önemli değildir.
Azaldığı Durumlar : Yaşlı insanlarda, karaciğer hastalığı olanlarda ve beslenme bozukluğu bulunan kişilerde albümin azalır. Bazı hastalarda idrar ya da bağırsak yolu ile albümin kaybı gerçekleşmektedir. Sonuçta albüminin kan düzeylerinde azalma (hipoalbüminemi) kan onkotik basıncının düşmesine bu da dokular arasında sıvı birikimine neden olarak özellikle bacaklar ve sırtta ödeme neden olur.
ALKALEN FOSFATAZ – ALP
Normal Değerler : 30-1 20 U/L
Açıklama : Vücutta neredeyse bütün dokularda bulunan ama ne iş yaptıkları tam anlaşılamamış bir enzimdir. Normal yetişkinde kanda ölçülen ALP ın yarısı karaciğer yarısı da kemik kökenlidir. ALP özellikle safra akımının durması ya da yavaşlamasına bağlı olarak görülen karaciğer hastalıkları için iyi bir testtir.
Artığı Durumlar : Çocuk ve gençlerde hızlı kemik büyümesi nedeniyle normal yetişkine göre ALP değerleri 2-4 kat daha fazla olabilmektedir. Yine doğuma yakın gebelerde de plasenta tarafından sentezlendiğinden ALP değerleri yüksektir. Safra yollarındaki tıkanma sonucu ALP değerleri yükselir. Ayrıca kemik hastalıklarında da (özellikle Paget hastalığı) ALP değerleri yükselir. Pek çok ilaç da ALP düzeylerini yükseltebilir, bu nedenle ALP yüksekliği çoğu zaman bir hastalık belirtisi olmayabilir.
AMILAZ
Normal Değerler : 60-180 U/L
Açıklama : Amilaz pankreas, tükürük bezleri ve bazı tümörlerden (örn. akciğer) salınmaktadır. Kandaki amilazın genellikle üçte biri pankreas, üçte ikisi ise tükürük bezleri kaynaklıdır. Dolaşıma giren amilaz esas olarak böbrekler aracılığıyla vücuttan atılmaktadır.
Artığı Durumlar : Yüksek kan amilaz düzeyi pankreatitte meydana gelir. Ayrıca karın ağrısıyla ortaya çıkan bazı acil hastalıklarda, şiddetli şeker komasında, kabakulakta, morfin enjeksiyonundan sonra da amilaz düzeyleri bir miktar yükselebilmektedir.
Azaldığı Durumlar : Amilaz değerinde düşüklüğün bir klinik önemi yoktur
ASIT FOSFATAZ
Normal Değerler : 0-5.5 U/L
Açıklama : Esas olarak prostat, karaciğer, kemik ve bazı kan hücrelerinde bulunmaktadır. Ölçümü özellikle prostat hastalıklarının tanı ve tedavisi için kullanılmaktadır. Bu amaçla prostatik asit fosfataz denilen fraksiyonu ölçülür. Normalde asit fosafataz kanda pek az miktarda bulunur.
Artığı Durumlar : Yine de rektal muayeneden sonra, idrar sondası takılmasıyla ve hatta kabızlık ile birlikte de yükselebileceği unutulmamalıdır.
Azaldığı Durumlar : yok
BILIRUBIN
Normal Değerler : Direkt : 0.1-0.3 mg/dL
Indirekt : 0.2-0.7 mg/dL
Açıklama : Kan dolaşımında bulunan kırmızı kan hücreleri yaklaşık 120 günlük bir süre sonunda ömürlerini tamamlar ve çoğunluğu dalakta olmak üzere parçalanırlar. Açığa çıkan bilirubin karaciğere götürülür. Karaciğer özel bir işlemle bilirubini suda çözünebilen bir hale getirir ve safra yoluyla bağırsağa atar. Karaciğerde bu işleme maruz kalmış bilirubine direk, henüz işlem görmemiş bilirubine ise indirek bilirubin denilir.
Artığı Durumlar : Bu sistemin herhangi bir noktasında meydana gelebilecek bir aksama kan bilirubin düzeyinin yükselmesine neden olur. Bu aksamalar; kırmızı kan hücrelerinde aşırı yıkım, karaciğer hastalıkları ve safra yolu tıkanıklıklarıdır. Sonuçta kan bilirubin seviyesi yükselecek ve koyu sarı ten rengiyle tipik sarılık ortaya çıkacaktır.
Azaldığı Durumlar : yok
FOSFOR
Normal Değerler : 3 – 4,5 mg/dL
Açıklama : Fosfor insan hücresinde asit-baz dengesi, kalsiyum metabolizması gibi çok önemli reaksiyonlarda rol oynayan bir maddedir. Vücuttaki fosforun %85 kadarı kemikte fosfat formunda depolanır. Kan düzeyi kan kalsiyum ve kan pH değişimlerinden etkilenmektedir. Kalsiyumda olduğu gibi bağırsaktan emilimi, idrarla atılımı ve hücre içine toplanması ya da hücreden bırakılması gibi düzenlemelerle kan düzeyi ayarlanmaktadır.Yine kalsiyum gibi parathormondan etkilenmektedir. Yemeklerden sonra düzeyi değiştiğinden 12 saatlik açtıktan sonra ölçümü yapılmalıdır.
Artığı Durumlar : Hipoparatiroidide fosfor artar.
Azaldığı Durumlar : Hiperparatiroidi durumunda değerleri azalır.
GLUKOZ (KAN SEKERI)
Normal Değerler : 75-115 mg/dL
Açıklama : Şeker hastalığı tanısı için 12-14 saat açlıktan sonra kan glukozu ölçülür. Yüksekse test tekrarlanır. Yine yüksekse yemekten tam 2 saat sonra yeniden ölçülür. Bu da yüksekse glukoz tolerans testi yapılmalıdır.
Artığı Durumlar : Kanda şeker yüksekliği ise şeker hastalığını gösterir.
Azaldığı Durumlar : Hipoglisemiyle seyreden hastalıklar
TİROİT HASTALIKLARININ TEŞHİSİ
* Kanda TSH ve tiroit hormonlarının (T3 ve T4) düzeylerinin ölçülmesi: Tiroidin çalışması hakkında önemli bilgiler verir. Başlangıçta öykü ve muayenede çalışma bozukluğu belirlenememişse tek başına TSH’nın ölçülmesi yeterli olabilir. Duyarlı bir sonuç elde edilebilmesi için TSH’ ya sensitif ya da ultrasensitif yöntemle bakılması tercih edilir. Üstünde önemle durulması gereken nokta: Bu tetkiklerin normal olması tiroidin çalışmasının normal olduğunu gösterir. Hastada guatr, tiroit kanseri gibi diğer hastalıkların olmadığını belirlemez. Bunlar için diğer tetkiklere gereksinim olabilir.
* Bağışıklık sistemini kontrol eden testler: Bunlar antitiroglobulin antikor ( ATA ), anti TPO antikor ( AMA ) ve Anti TSH-R ( TRAb ) gibi isimler almaktadır. Graves hastalığı, Hashimoto hastalığı ve bazı tip tiroiditlerin tanısında yardımcı olurlar.
* Tiroglobulin tayini: Bu test özellikle tiroit kanseri nedeniyle ameliyat olmuş hastaların izlenmesinde önemli ip uçları vermektedir. Ancak bu testin tam olarak değer kazanabilmesi için bireyde gözle görülebilir tiroit dokusunun kalmamış olması gerekmektedir.
* Medüller kanserlerin tanı ve tedavisinde kanda tirokalsitonin: adı verilen bir hormonun ölçülmesi faydalı bilgiler verir.
* Yine medüller kanser olan ailelerde diğer bireylerin taranması için ret genindeki mutasyonları gösterecek genetik çalışmalar yapılabilir.
HEMOGLOBIN VE HEMATOKRIT
Normal Değerler :
Hemoglobin: 14-18 g/dL (erkek); 12-16 g/dL (kadın)
Hemotokrit: % 42-52 (erkek); %36-46 (kadın)
Açıklama : Hemoglobin ve hematokrit sıklıkla beraber istenen ve kanın oksijen taşıma kapasitesini ölçmek için kullanılan testlerdir. Hemoglobin kırmızı kürelerde bulunan ve temel olarak oksijenin taşınmasından sorumlu maddedir. Hematokrit ise kırmızı kürelerin kan içerisindeki yüzdesini gösterir. Genellikle hematokrit değeri hemoglobin değerinin üç katıdır. Hemoglobin ve hematokrit bebeklerde, gebe kadınlarda, bakım evlerinde yaşayan yaşlılarda, adet gören kadınlarda mutlaka kontrol edilmelidir. Bu testlerin en önemli yanı aneminin tespit edilebilmesini sağlamasıdır.
Artığı Durumlar : Polisitemilerde, doğuştan var olan kalp hastalıklarında, aşırı su kaybında yüksektir. Orak hücre anemisi gibi kırmızı küre şekil bozukluklarında hemotokrit hatalı olarak yüksek çıkar, bunlarda hemoglobin miktarına bakılmalıdır.
Azaldığı Durumlar : Anemilerde
TRANSAMINAZLAR
Normal Değerler : Aspartat (AST, SGOT) : 0-35 U/L
Alanin (ALT, SGPT) : 0-35 U/L
Açıklama : Transaminazlar karaciğer hücrelerinde bulunan enzimlerdir. Karaciğer hasarında hücre dışına sızarlar.
Artığı Durumlar : Kan seviyelerinin yükselmesi, karaciğer hasarına bağlı olarak bu iki enzimin hücre dışına sızması anlamını taşımaktadır. Genellikle bu enzimlerin kan seviyeleri karaciğer hasarının şiddetini yansıtır.ALT karaciğere daha özgül iken, AST kalp ve iskelet kası harabiyetinde de yükselmektedir. Bu nedenle AST aynı zamanda myokard enfarktüsünün izlenmesinde de kullanılmaktadır. Karaciğerin hastalıklarında alkole bağlı karaciğer hasarı hariç ALT, AST den daha yüksektir.
Azaldığı Durumlar : ALT ve AST değerlerinin normalden düşük olması nadiren görülen bir durumdur. Eğer bilinen bir karaciğer hastalığı yoksa genellikle önem taşımaz.
URE
Normal Değerler : 5 – 25 mg/dL
Açıklama : Protein metabolizmasının bir ürünüdür ve böbrekler yoluyla idrarla atılır. Sıklıkla kan üre azotu (BUN) olarak ölçülür. Böbrek fonksiyonlarını değerlendirmede önemli bir ölçüttür. Ancak böbrek fonksiyonları dışında vücuttaki azot yükü, günlük sıvı alımı ve idrar akım hızından da etkilendiğinden tek başına karar verdirici değildir.
Artığı Durumlar : Böbrek fonksiyon bozukluğu dışında kalp yetmezliği, tuz ve su alımındaki dengesizlikler (kusma, ishal, sık idrara çıkma, terleme), bağırsaklarda kanama, stres, yanıklar, diyetle fazla protein alımı ve akut myokard enfarktüsü gibi nedenlerle de kan değerleri yükselebilmektedir.
Azaldığı Durumlar : Karaciğer yetmezliği, kaşeksi (aşırı kilo kaybı), nefroz (bir böbrek hastalığı)
URIK ASIT
Normal Değerler : Erkek : 2.5-8.0 mg/dL
Kadın : 1.5-6.0 mg/dL
Açıklama : Ürik asit, vücudun genetik yapı taşları olan DNA ve RNA nın yapısında bulunan purin adındaki maddelerin metabolizmasının son ürünüdür.
Artığı Durumlar : Diyetle fazla protein alımı, vücutta üretim artışı (malin hastalıklar, doku harabiyeti, açlık) ya da böbrek fonksiyon bozukluğu gibi bir nedenle vücuttan uzaklaştırılamaması durumlarında kanda ürik asit düzeyi yükselir. Yüksek düzeydeki ürik asidin kristaller halinde çeşitli dokularda biriktiği düşünülmektedir. Bu dokular özellikle eklem sıvıları ve böbreklerdir. Eklem sıvılarında ürik asit kristallerinin birikimiyle oluşan ağrılı hastalığa GUT hastalığı denilir. Böbreklerde oluşan birikim ise böbrek yetmezliği ve idrar yollarında taş hastalığına yol açar.
Kan tahlili nasıl yorumlanır?
Genel tıp uygulamaları sırasında hekimler polikliniğe başvuran pek hastadan kan tahlili isterler. Tam kan sayımı hekime tanıya yaklaşmasında yardımcı olan, değerli ve nispeten ucuz bir testtir.
Kan tahlilinin maksadı teşhis koymak değildir. Kan tahlilinin esas görevi hekimin olası tanılar arasında eleme yapmasını sağlamaktadır. Yani tanıya yardımcı olmaktır. Hastayı görmeden, muayene etmeden teşhis koyulmaz.
Kan tahlilinde hangi değerler incelenir?
Vücudumuzda oksijen taşıyan kırmızı kan hücreleri (eritrositler) ile hastalıklara karşı savunmamızı sağlayan beyaz kan hücreleri (lökositler) sayılmakta ve büyüklükleri incelenmektedir.
Bildiğiniz gibi kırmızı kan hücrelerinde hemoglobin proteinleri bulunur. Oksijeni taşıyan protein hemoglobindir. Hemoglobin miktarı düşerse oksijen taşınamaz.
Maalesef ülkemizde kullanılan laboratuvar cihazları yurt dışından satın alındığı için tahlil sonuçları genellikle yabancı terimlerle gösterilmektedir.
Kırmızı kan hücreleri
RBC (red blood cells): Oksijen taşıyan hücrelerin miktarını verir.
Düşükse anemi (kansızlık) veya kan kaybı vardır. Yüksekliğe örnek: Yüksek rakımlı yerde oturmak, KOAH, böbrek hastalığı, polisitemi hastalığı
MCV (mean corpuscular volume): Oksijen taşıyan hücrelerin ortalama büyüklüğüdür. MCV düşükse eritrositler daha ufaktır, yüksekse daha genişlemişlerdir. Örneğin demir eksikliği anemisi’nde eritrositler küçülür dolayısıyla mcv değeri düşük çıkar. B12 vitamini eksikliği anemisinde ise eritrositler büyümüştür, MCV yüksektir.
Hb (Hemoglobin): Kandaki toplam hemoglobin miktarını gösterir. Anemilerde hemoglobin düşer.
MCH: Eritrositlerdeki hemoglobin miktarını gösterir.
Hct (Hematokrit): Kandaki hemoglobin ve eritrosit miktarının bir ölçüsüdür. Anemi, lösemi, kan kaybı gibi durumlarda azalırken vücudun su kaybettiği durumlarda (örneğin ishal) veya polisitemi’de artar.
PLT (Platelets): Trombositlerdir. Yani pıhtılaşmayı sağlayan hücereleri gösterir.
Beyaz kan hücreleri
WBC (White Blood Cells-Leukocytes): Vücudun savunma ve bağışıklık hücrelerinin yani lökositlerin toplamını gösterir. Enfeksiyon hastalığı veya lupus gibi kronik iltihabi hastalıklarda yükselir. Ayrıca lösemi’de yükselir.
Çok düşükse lökosit yapımını bozan ciddi bir hastalık vardır.
* PNL: (Nötrofiller) Örneğin bakteryel enfeksiyonlarda artar.
* Lymphocytes: (Lenfositler) Viral enfeksiyonlarda ve bazı kronik hastalıklarda artar. AIDS’te düşer.
* Eosinophils: (Eozinofiller). Allerjide ve parazitik hastalıklarda yükselir.
ALBUMIN
Normal Değerler : 3.5-5.5 g/dL
Açıklama : Albümin karaciğerde sentezlenen bir protein türevidir. Sağlıklı yetişkin karaciğerinde günde 12-14 gram kadar albümin sentezi yapılır. Sağlıklı kişilerde rutin olarak albümin bakılmasına gerek yoktur. Sağlıklı bir kişide albümin düzeyinin biraz yüksek ya da düşük çıkması da klinik bir önem taşımaz. Kan albümin düzeyi ölçümü özellikle ödemi olan, karaciğer hastalığı bulunan veya beslenme bozukluğu düşünülen kişilerde önem taşır.
Artığı Durumlar : Albümin düzeyinin yüksek ölçülmesi genellikle vücuttan su kaybı bağlıdır. Önemli değildir.
Azaldığı Durumlar : Yaşlı insanlarda, karaciğer hastalığı olanlarda ve beslenme bozukluğu bulunan kişilerde albümin azalır. Bazı hastalarda idrar ya da bağırsak yolu ile albümin kaybı gerçekleşmektedir. Sonuçta albüminin kan düzeylerinde azalma (hipoalbüminemi) kan onkotik basıncının düşmesine bu da dokular arasında sıvı birikimine neden olarak özellikle bacaklar ve sırtta ödeme neden olur.
ALKALEN FOSFATAZ – ALP
Normal Değerler : 30-1 20 U/L
Açıklama : Vücutta neredeyse bütün dokularda bulunan ama ne iş yaptıkları tam anlaşılamamış bir enzimdir. Normal yetişkinde kanda ölçülen ALP ın yarısı karaciğer yarısı da kemik kökenlidir. ALP özellikle safra akımının durması ya da yavaşlamasına bağlı olarak görülen karaciğer hastalıkları için iyi bir testtir.
Artığı Durumlar : Çocuk ve gençlerde hızlı kemik büyümesi nedeniyle normal yetişkine göre ALP değerleri 2-4 kat daha fazla olabilmektedir. Yine doğuma yakın gebelerde de plasenta tarafından sentezlendiğinden ALP değerleri yüksektir. Safra yollarındaki tıkanma sonucu ALP değerleri yükselir. Ayrıca kemik hastalıklarında da (özellikle Paget hastalığı) ALP değerleri yükselir. Pek çok ilaç da ALP düzeylerini yükseltebilir, bu nedenle ALP yüksekliği çoğu zaman bir hastalık belirtisi olmayabilir.
AMILAZ
Normal Değerler : 60-180 U/L
Açıklama : Amilaz pankreas, tükürük bezleri ve bazı tümörlerden (örn. akciğer) salınmaktadır. Kandaki amilazın genellikle üçte biri pankreas, üçte ikisi ise tükürük bezleri kaynaklıdır. Dolaşıma giren amilaz esas olarak böbrekler aracılığıyla vücuttan atılmaktadır.
Artığı Durumlar : Yüksek kan amilaz düzeyi pankreatitte meydana gelir. Ayrıca karın ağrısıyla ortaya çıkan bazı acil hastalıklarda, şiddetli şeker komasında, kabakulakta, morfin enjeksiyonundan sonra da amilaz düzeyleri bir miktar yükselebilmektedir.
Azaldığı Durumlar : Amilaz değerinde düşüklüğün bir klinik önemi yoktur
ASIT FOSFATAZ
Normal Değerler : 0-5.5 U/L
Açıklama : Esas olarak prostat, karaciğer, kemik ve bazı kan hücrelerinde bulunmaktadır. Ölçümü özellikle prostat hastalıklarının tanı ve tedavisi için kullanılmaktadır. Bu amaçla prostatik asit fosfataz denilen fraksiyonu ölçülür. Normalde asit fosafataz kanda pek az miktarda bulunur.
Artığı Durumlar : Yine de rektal muayeneden sonra, idrar sondası takılmasıyla ve hatta kabızlık ile birlikte de yükselebileceği unutulmamalıdır.
Azaldığı Durumlar : yok
BILIRUBIN
Normal Değerler : Direkt : 0.1-0.3 mg/dL
Indirekt : 0.2-0.7 mg/dL
Açıklama : Kan dolaşımında bulunan kırmızı kan hücreleri yaklaşık 120 günlük bir süre sonunda ömürlerini tamamlar ve çoğunluğu dalakta olmak üzere parçalanırlar. Açığa çıkan bilirubin karaciğere götürülür. Karaciğer özel bir işlemle bilirubini suda çözünebilen bir hale getirir ve safra yoluyla bağırsağa atar. Karaciğerde bu işleme maruz kalmış bilirubine direk, henüz işlem görmemiş bilirubine ise indirek bilirubin denilir.
Artığı Durumlar : Bu sistemin herhangi bir noktasında meydana gelebilecek bir aksama kan bilirubin düzeyinin yükselmesine neden olur. Bu aksamalar; kırmızı kan hücrelerinde aşırı yıkım, karaciğer hastalıkları ve safra yolu tıkanıklıklarıdır. Sonuçta kan bilirubin seviyesi yükselecek ve koyu sarı ten rengiyle tipik sarılık ortaya çıkacaktır.
Azaldığı Durumlar : yok
FOSFOR
Normal Değerler : 3 – 4,5 mg/dL
Açıklama : Fosfor insan hücresinde asit-baz dengesi, kalsiyum metabolizması gibi çok önemli reaksiyonlarda rol oynayan bir maddedir. Vücuttaki fosforun %85 kadarı kemikte fosfat formunda depolanır. Kan düzeyi kan kalsiyum ve kan pH değişimlerinden etkilenmektedir. Kalsiyumda olduğu gibi bağırsaktan emilimi, idrarla atılımı ve hücre içine toplanması ya da hücreden bırakılması gibi düzenlemelerle kan düzeyi ayarlanmaktadır.Yine kalsiyum gibi parathormondan etkilenmektedir. Yemeklerden sonra düzeyi değiştiğinden 12 saatlik açtıktan sonra ölçümü yapılmalıdır.
Artığı Durumlar : Hipoparatiroidide fosfor artar.
Azaldığı Durumlar : Hiperparatiroidi durumunda değerleri azalır.
GLUKOZ (KAN SEKERI)
Normal Değerler : 75-115 mg/dL
Açıklama : Şeker hastalığı tanısı için 12-14 saat açlıktan sonra kan glukozu ölçülür. Yüksekse test tekrarlanır. Yine yüksekse yemekten tam 2 saat sonra yeniden ölçülür. Bu da yüksekse glukoz tolerans testi yapılmalıdır.
Artığı Durumlar : Kanda şeker yüksekliği ise şeker hastalığını gösterir.
Azaldığı Durumlar : Hipoglisemiyle seyreden hastalıklar
TİROİT HASTALIKLARININ TEŞHİSİ
* Kanda TSH ve tiroit hormonlarının (T3 ve T4) düzeylerinin ölçülmesi: Tiroidin çalışması hakkında önemli bilgiler verir. Başlangıçta öykü ve muayenede çalışma bozukluğu belirlenememişse tek başına TSH’nın ölçülmesi yeterli olabilir. Duyarlı bir sonuç elde edilebilmesi için TSH’ ya sensitif ya da ultrasensitif yöntemle bakılması tercih edilir. Üstünde önemle durulması gereken nokta: Bu tetkiklerin normal olması tiroidin çalışmasının normal olduğunu gösterir. Hastada guatr, tiroit kanseri gibi diğer hastalıkların olmadığını belirlemez. Bunlar için diğer tetkiklere gereksinim olabilir.
* Bağışıklık sistemini kontrol eden testler: Bunlar antitiroglobulin antikor ( ATA ), anti TPO antikor ( AMA ) ve Anti TSH-R ( TRAb ) gibi isimler almaktadır. Graves hastalığı, Hashimoto hastalığı ve bazı tip tiroiditlerin tanısında yardımcı olurlar.
* Tiroglobulin tayini: Bu test özellikle tiroit kanseri nedeniyle ameliyat olmuş hastaların izlenmesinde önemli ip uçları vermektedir. Ancak bu testin tam olarak değer kazanabilmesi için bireyde gözle görülebilir tiroit dokusunun kalmamış olması gerekmektedir.
* Medüller kanserlerin tanı ve tedavisinde kanda tirokalsitonin: adı verilen bir hormonun ölçülmesi faydalı bilgiler verir.
* Yine medüller kanser olan ailelerde diğer bireylerin taranması için ret genindeki mutasyonları gösterecek genetik çalışmalar yapılabilir.
HEMOGLOBIN VE HEMATOKRIT
Normal Değerler :
Hemoglobin: 14-18 g/dL (erkek); 12-16 g/dL (kadın)
Hemotokrit: % 42-52 (erkek); %36-46 (kadın)
Açıklama : Hemoglobin ve hematokrit sıklıkla beraber istenen ve kanın oksijen taşıma kapasitesini ölçmek için kullanılan testlerdir. Hemoglobin kırmızı kürelerde bulunan ve temel olarak oksijenin taşınmasından sorumlu maddedir. Hematokrit ise kırmızı kürelerin kan içerisindeki yüzdesini gösterir. Genellikle hematokrit değeri hemoglobin değerinin üç katıdır. Hemoglobin ve hematokrit bebeklerde, gebe kadınlarda, bakım evlerinde yaşayan yaşlılarda, adet gören kadınlarda mutlaka kontrol edilmelidir. Bu testlerin en önemli yanı aneminin tespit edilebilmesini sağlamasıdır.
Artığı Durumlar : Polisitemilerde, doğuştan var olan kalp hastalıklarında, aşırı su kaybında yüksektir. Orak hücre anemisi gibi kırmızı küre şekil bozukluklarında hemotokrit hatalı olarak yüksek çıkar, bunlarda hemoglobin miktarına bakılmalıdır.
Azaldığı Durumlar : Anemilerde
TRANSAMINAZLAR
Normal Değerler : Aspartat (AST, SGOT) : 0-35 U/L
Alanin (ALT, SGPT) : 0-35 U/L
Açıklama : Transaminazlar karaciğer hücrelerinde bulunan enzimlerdir. Karaciğer hasarında hücre dışına sızarlar.
Artığı Durumlar : Kan seviyelerinin yükselmesi, karaciğer hasarına bağlı olarak bu iki enzimin hücre dışına sızması anlamını taşımaktadır. Genellikle bu enzimlerin kan seviyeleri karaciğer hasarının şiddetini yansıtır.ALT karaciğere daha özgül iken, AST kalp ve iskelet kası harabiyetinde de yükselmektedir. Bu nedenle AST aynı zamanda myokard enfarktüsünün izlenmesinde de kullanılmaktadır. Karaciğerin hastalıklarında alkole bağlı karaciğer hasarı hariç ALT, AST den daha yüksektir.
Azaldığı Durumlar : ALT ve AST değerlerinin normalden düşük olması nadiren görülen bir durumdur. Eğer bilinen bir karaciğer hastalığı yoksa genellikle önem taşımaz.
URE
Normal Değerler : 5 – 25 mg/dL
Açıklama : Protein metabolizmasının bir ürünüdür ve böbrekler yoluyla idrarla atılır. Sıklıkla kan üre azotu (BUN) olarak ölçülür. Böbrek fonksiyonlarını değerlendirmede önemli bir ölçüttür. Ancak böbrek fonksiyonları dışında vücuttaki azot yükü, günlük sıvı alımı ve idrar akım hızından da etkilendiğinden tek başına karar verdirici değildir.
Artığı Durumlar : Böbrek fonksiyon bozukluğu dışında kalp yetmezliği, tuz ve su alımındaki dengesizlikler (kusma, ishal, sık idrara çıkma, terleme), bağırsaklarda kanama, stres, yanıklar, diyetle fazla protein alımı ve akut myokard enfarktüsü gibi nedenlerle de kan değerleri yükselebilmektedir.
Azaldığı Durumlar : Karaciğer yetmezliği, kaşeksi (aşırı kilo kaybı), nefroz (bir böbrek hastalığı)
URIK ASIT
Normal Değerler : Erkek : 2.5-8.0 mg/dL
Kadın : 1.5-6.0 mg/dL
Açıklama : Ürik asit, vücudun genetik yapı taşları olan DNA ve RNA nın yapısında bulunan purin adındaki maddelerin metabolizmasının son ürünüdür.
Artığı Durumlar : Diyetle fazla protein alımı, vücutta üretim artışı (malin hastalıklar, doku harabiyeti, açlık) ya da böbrek fonksiyon bozukluğu gibi bir nedenle vücuttan uzaklaştırılamaması durumlarında kanda ürik asit düzeyi yükselir. Yüksek düzeydeki ürik asidin kristaller halinde çeşitli dokularda biriktiği düşünülmektedir. Bu dokular özellikle eklem sıvıları ve böbreklerdir. Eklem sıvılarında ürik asit kristallerinin birikimiyle oluşan ağrılı hastalığa GUT hastalığı denilir. Böbreklerde oluşan birikim ise böbrek yetmezliği ve idrar yollarında taş hastalığına yol açar.
PASSIFLORA ilacı ne işe yarar., PASSIFLORA yan etkileri , PASSIFLORA nedir, PASSIFLORA zararları , PASSIFLORA ilacı kullanımı,
PASSIFLORA ilacı ne işe yarar., PASSIFLORA yan
etkileri , PASSIFLORA nedir, PASSIFLORA zararları
, PASSIFLORA ilacı kullanımı,
PASSIFLORA ilacı
ne işe yarar, PASSIFLORA ilacı
hangi hastalığa iyi geliyor, PASSIFLORA nedir, PASSIFLORA kullanımı faydaları.
Huzursuzluk, endişe, adet görme
ve menapoz dönemlerindeki ruhsal sıkıntı ve gerginlikler, uykusuzluk gibi
şikayetlerin semptomatik tedavisinde kullanılır.
PASSIFLORA ilacı ne işe yarar., PASSIFLORA yan
etkileri , PASSIFLORA nedir, PASSIFLORA zararları
, PASSIFLORA ilacı kullanımı,
Bilinen bir kontrendikasyonu yoktur.
PASSIFLORA ilacı
uyarıları,, PASSIFLORA ilacı
hakkında alınması gereken tedbirler
Dikkat gerektiren makinaları kullanmak zorunda olan kişilerde ve vasıta
kullananlarda ilacın oluşturacağı santral depresif etki hatırda tutulmalıdır.
Hamilelerde ancak doktor tavsiyesi ile kullanılabilir.PASSIFLORA ilacı yan etkileri, PASSIFLORA yan etkileri, PASSIFLORA ilacı zararları,
PASSIFLORA İLACI
NASIL KULLANILIR, PASSIFLORA İLACI
KULLANMA DOZU, Büyüklerde;gün boyunca sakinleştirici bir etki sağlamak
için yemeklerden önce 1-2 ölçek alınır.Uyku bozukluklarında ise yatmadan bir
saat önce 2 ölçek içilir. Çocuklarda (3 yaşından büyük); Doktor tavsiyesine
göre daha ufak dozlarda kullanılır. Bir defasında 1/2 ölçekten fazla
verilmemelidir.
Santral sinir sistemini deprese eden ilaçlar (alkol,
barbitürat,tranklizanlar,v.b.) ile birlikte kullanımı sırasında sedatif ve
hipnotik etkilerin artacağı unutulmamalıdır. Disülfiram ile beraber
kullanılmamalıdır. Aspartam kullanan kişilerde idrarda tortu görülebilir (Fenilketoüri).
PASSIFLORA ilacı ne işe yarar., PASSIFLORA yan
etkileri , PASSIFLORA nedir, PASSIFLORA zararları
, PASSIFLORA ilacı kullanımı,
PASSIFLORA ilacı yan etkileri, PASSIFLORA yan etkileri, PASSIFLORA ilacı zararları,
Passiflora'nın bilinen zararlı bir yan etkisi yoktur.
Alıntıdır : www.ilacrehberi.com
PASSIFLORA ilacı ne işe yarar, PASSIFLORA ilacı hangi hastalığa iyi geliyor, PASSIFLORA nedir, PASSIFLORA kullanımı faydaları.
Huzursuzluk, endişe, adet görme ve menapoz dönemlerindeki ruhsal sıkıntı ve gerginlikler, uykusuzluk gibi şikayetlerin semptomatik tedavisinde kullanılır.
PASSIFLORA ilacı ne işe yarar., PASSIFLORA yan etkileri , PASSIFLORA nedir, PASSIFLORA zararları , PASSIFLORA ilacı kullanımı,
Bilinen bir kontrendikasyonu yoktur.
PASSIFLORA ilacı uyarıları,, PASSIFLORA ilacı hakkında alınması gereken tedbirler
Dikkat gerektiren makinaları kullanmak zorunda olan kişilerde ve vasıta kullananlarda ilacın oluşturacağı santral depresif etki hatırda tutulmalıdır. Hamilelerde ancak doktor tavsiyesi ile kullanılabilir.PASSIFLORA ilacı yan etkileri, PASSIFLORA yan etkileri, PASSIFLORA ilacı zararları,
PASSIFLORA İLACI NASIL KULLANILIR, PASSIFLORA İLACI KULLANMA DOZU, Büyüklerde;gün boyunca sakinleştirici bir etki sağlamak için yemeklerden önce 1-2 ölçek alınır.Uyku bozukluklarında ise yatmadan bir saat önce 2 ölçek içilir. Çocuklarda (3 yaşından büyük); Doktor tavsiyesine göre daha ufak dozlarda kullanılır. Bir defasında 1/2 ölçekten fazla verilmemelidir.
Santral sinir sistemini deprese eden ilaçlar (alkol, barbitürat,tranklizanlar,v.b.) ile birlikte kullanımı sırasında sedatif ve hipnotik etkilerin artacağı unutulmamalıdır. Disülfiram ile beraber kullanılmamalıdır. Aspartam kullanan kişilerde idrarda tortu görülebilir (Fenilketoüri).
PASSIFLORA ilacı ne işe yarar., PASSIFLORA yan etkileri , PASSIFLORA nedir, PASSIFLORA zararları , PASSIFLORA ilacı kullanımı,
ZELMAC ilacı ne işe yarar., ZELMAC yan etkileri , ZELMAC nedir, ZELMAC zararları , ZELMAC ilacı kullanımı,
ZELMAC ilacı ne işe
yarar., ZELMAC yan etkileri , ZELMAC nedir, ZELMAC
zararları , ZELMAC ilacı
kullanımı,
ZELMAC ilacı ne işe yarar, ZELMAC
ilacı hangi hastalığa iyi geliyor,
ZELMAC nedir, ZELMAC
kullanımı faydaları.
Baslica semptomlari abdominal agri/sikinti hissi ve kabizlik
olan irritabl barsak sendromlu hastalardaki karin agrisinin ve karindaki sikinti
hissinin, siskinligin ve barsak fonksiyonu degisikliklerinin tedavisinde sadece
kadinlarda ve kisa dönem için kullanilir. Erkeklerde etkinligi ve güvenligi
kanitlanmamistir.
Aktif maddeye veya eksipiyanlardan herhangi birine karsi
asiri duyarlilik. Barsak obstrüksiyonu, semptomatik safra kesesi hastaligi,
Oddi sfinkterinde disfonksiyon süphesi veya abdominal yapisiklik anamnezi veren
durumlarda kontrendikedir. Karaciger yetmezligi olan hastalar Hafif-orta
siddette karaciger yetmezligi olan hastalarda dozaj ayarlanmasina ihtiyaç
yoktur. ZELMAC, siddetli karaciger yetmezligi olan hastalara tavsiye edilmez.
Böbrek yetmezligi olan hastalar Siddetli böbrek yetmezligi olan hastalarda
kullanilmasi tavsiye edilmez.
ZELMAC ilacı uyarıları,, ZELMAC
ilacı hakkında alınması gereken tedbirler
ZELMAC'in siddetli karaciger yetmezligi olan hastalarda
kullanilmasi konusunda herhangi bir veri mevcut degildir. Bu nedenle söz konusu
hastalarda özellikle dikkatli olmak gerekir. Gebelikte kullanimi: Gebelik
kategorisi B’dir. Gebelik sirasinda tegaserod kullanan sinirli sayida hastadan
(n=15) elde edilen veriler bu ilacin, fötusun/yenidogan çocugun sagligi
üzerinde herhangi bir olumsuz etkiye sahip olmadigini göstermektedir. Bugüne
kadar bu konuda baska bir epidemiyolojik veri ele geçmemistir. Insanlardaki
klinik deneyimin sinirli olmasi nedeniyle ZELMAC'in gebelik sirasinda
kullanilmasi önerilmez. Emzirme döneminde kullanimi: Insanlarda anne sütüne
geçebileceginden ZELMAC, bebegini emziren annelere reçete edilmemelidir. Araç
ve makine kullanma yetenegi üzerine etkileri: Araç veya makina kullanma
yetenegi üzerinde herhangi bir etki gözlemlenmemistir.
ZELMAC ilacı yan etkileri, ZELMAC
yan etkileri, ZELMAC ilacı zararları,
2632 hastanin günde 2 defa Zelmac veya plasebo kullandigi
faz III klinik çalismalarda; hastalarin en az %1’inde görülen ve ZELMAC
grubunda, plasebo grubuna kiyasla daha fazla görülen advers olaylar:
Gastrointestinal sistem bozukluklari:Karin agrisi, ishal, bulanti, barsaklarda
asiri gaz Merkezi ve periferik sinir sistemi : Bas agrisi, göz kararmasi,
migren Bir bütün olarak vücut – Genel bozukluklar: Kaza sonucu travma, bacak
agrisi Kas-iskelet sistemi bozukluklari: Sirt agrisi, artropati Zelmac
tedavisine, EKG araliklarinda degisiklik eslik etmemistir. Zelmac kullanan
hastalarda asagidaki advers olaylar da bildirilmistir. ZELMAC’a bagli ishal Faz
III klinik çalismalar sirasinda advers olay olarak ishal bildirilen hastalarin
Zelmac grubundaki orani %8.8, plasebo grubundaki orani % 3.8 olmustur. Zelmac
kullanirken ishal bildirilen hastalarin büyük bölümünde bu, yalnizca 1 atak
seklinde gelismis ve hemen bütün vakalarda tedavinin ilk haftasi içerisinde
ortaya çikmis, tedaviye devam edildiginde tipik olarak düzelmistir. Zelmac
kullanan hastalarin % 1.6’si ishal nedeniyle çalismaya devam edememistir.
Zelmac kullanirken siddetli ishal gelisen hastalardan, doktora basvurmalari
istenmelidir. Ishal, Zelmac’a karsi farmakolojik bir tepki olabilir. Zelmac’in
baslica semptom olarak ishal gelisen IBS vakalarindaki ( n=162) güvenlilik ve
tolerabilitesini degerlendirmek amaciyla yapilan ve 4-8 hafta devam eden 2
kilink çalismada, ciddi herhangi bir advers olayla karsilasilmamis ve Zelmac
kullanan hastalarin % 6’si ishal veya karin agrisi nedeniyle çalismayi tamamlayamamistir.
Kolesistektomi dahil karin ameliyatlari Faz III klinik çalismalarda karin
ameliyatlarinin Zelmac grubundaki sayisinin( 9/2, 965; % 0.3) plasebo
grubundakinden (3/1, 740; % 0.2) oldugu dikkati çekmistir. Bu fark öncelikle,
kolesistektomiye gidilen hasta sayisinin Zelmac grubunda, plasebo grubundan
daha fazla (1/1, 740, % 0.06’ya karsilik 5/2, 965; % 0.17) olmasindan
kaynaklanmistir. Zelmac kullanilmasiyla karin ameliyatlarina ihtiyaç duyulmasi
arasinda sebep/sonuç iliskisi kurulamamistir. Asagidaki advers olaylar
listesinde; olasilikla Zelmac’la iliskili oldugu düsünülen, faz III klinik
çalismalar sirasinda en az 2 hastada gelisen ve çogu zaman Zelmac grubunda,
plasebo grubundan daha fazla karsilasilan advers olaylarla; Zelmac klinik
programinda sebep/sonuç iliskisi olmasizin Zelmac kullanan en az 2 hastada
görülen advers olaylar veya olasilikla Zelmac ile iliskili oldugu düsünülen
ciddi advers olaylar yer almaktadir. Bu olaylar Zelmac tedavisi sirasinda
gelismis olmasina ragmen arada bir sebep/sonuç iliskisi bulunmasi sart
degildir. Bir bütün olarak vücutta: Agri, deride kizarma, yüz ödemi
Kardiyovasküler: Hipotansiyon, angina pektoris, senkop, aritmi, dal bloku,
supraventriküler tasikardi Merkezi sinir sistemi: Bas dönmesi Kadin üriner
sistemi: Over kisti,düsük, menoraji Gastrointestinal sistem: Irritabl kolon,
diski enkontinansi, istah artisi, gegirme, tenesmus, SGOT yükselmesi, SGPT
yükselmesi, bilirübinemi, kolesistit, apandisit, subileus, Metabolik: Kreatin
fosfokinaz düzeylerinin yükselmesi Kas-iskelet sisteminde: Sirt agrisi, kas
kramplari Neoplazmalar: Meme kanseri Psikiyatrik: Intihar girisimi,
konsantrasyon bozuklugu, emosyonel labilite, istah artisi, uyku bozukluklari,
depresyon. Solunum: Astim Deri: Kasinti, terleme artisi Üriner: Albünimüri, sik
sik idrara çikma, poliüri,
ZELMAC İLACI NASIL
KULLANILIR, ZELMAC İLACI KULLANMA DOZU,
Önerilen ZELMAC dozu günde 2 defa 1 adet 6 mg tablettir.
ZELMAC yemekten önce, oral olarak kullanilmalidir. Yasli hastalar Yaslilarda
dozaj ayarlanmasina ihtiyaç yoktur Pediatrik hastalar Ilacin pediatrik yas
grubunda etkinligi ve güvenilirligi belirlenmemistir. Bu nedenle de söz konusu
hasta popülasyonunda kullanilmasi önerilmez. DOZ ASIMI Belirti ve semptomlar
Akut tegaserod entoksikasyonuyla ilgili tecrübe yoktur. Ancak 116 mg tegaseroda
esdeger tek oral dozlar verilen saglikli gönüllülerde ele geçen verilere göre;
ishal, basagrisi, aralikli karin agrisi ve ortostatik hipotansiyon, doz
asiminda görülmesi olasi belirti ve semptomlardir. Tedavi Dagilim hacminin büyük
olmasi ve plazma proteinlerine yüksek oranda baglanmasi nedeniyle tegaserodun
diyaliz yoluyla vücuttan uzaklastirilmasi pek olasi degildir. Doz asimi
durumunda gerekli semptomatik ve destekleyici tedavi uygulanmalidir.
Alıntıdır : www.ilacrehberi.com
ZELMAC ilacı ne işe
yarar., ZELMAC yan etkileri , ZELMAC nedir, ZELMAC
zararları , ZELMAC ilacı
kullanımı,
Tek diş implantı uygulaması ameliyatı izle.Tek diş implantı uygulaması görüntüleri
Tek diş implantı uygulaması ameliyatı izle.Tek diş implantı uygulaması görüntüleri
Bu ameliyatı doktor kontrolü olmadan uygulanması doğru değildir. bu Tek diş implantı uygulaması ameliyatı izle.Tek diş implantı uygulaması görüntüleri
kanda kreatinin ne demek, kanda kreatinin değerleri, kan tahlili kreatinin sonucu
kanda kreatinin oranı Günlük hayatta yaptırdığımız kan tahlillerinin anlamları vardır burda kreatinin kan tahlilinin anlamını araştıracağız kreatinin kan sayımı günlük hayatta istenen bu kan sayımında kanınızdaki orana göre bu kreatinin kan tahlili her hastaya uygulanır ve doktorun incelemesinden sonra bilgilere ulaşılır...
kanda kreatinin değeri böbreklerle alakalıdır. Böbrek hastalıkları kanınızda ki kreatinini arttırır. böylece kreatinin değerlerini uzman doktorlara gösterip kreatinin değerleri için onlardan görüş almanızı öneririz
kanda kreatinin ne demek, kanda kreatinin değerleri, kan tahlili kreatinin sonucu
Kas kasılması için gerekli bir amoniasit olan kreatinden türeyen bir bileşiktir. Serumdaki normal değeri % 0.7-1.4 mg arasındadır. Serumdaki artışı ya yapılarındaki artıştan (Akromegali gibi) ya da idrarla atılımındaki azalıştan (böbrek yetmezliği, üremi ve ciddi kalp yetmezliği) ileri gelmektedir. Böbrek işlevlerini değerlendirmede serum üre ve kreatinin değerlerinin bilinmesi çok önemlidir.
DİŞ SAĞLIĞINI KORUMAK İÇİN NE YAPILMALI,DİŞ SAĞLIĞI, DİŞ ÇÜRÜĞÜ
Ağız ve diş sağlığı çok önemlidir. Genellikle insanlar ilk tanıştıkları insanların dişlerine bakarlar. Diş sağlığınızı korumak ve çürükleri önlemek için yöntemler.
1. Sabah kahvaltısından sonra ve akşam yatmadan önce dişlerinizi fırçalayın ve her gün düzenli olarak diş ipi kullanın.
2. Diş fırçanızı küçük başlı seçin
3. Dişlerinizin iç yüzeylerini, dış yüzeylerini, çiğneyici yüzlerini ve dilinizin üstünü fırçalayın, ara yüzlerde diş ipliği kullanın.
4. Orta derecede sert yada yumuşak kıllı diş fırçası kullanın, fırçanızı belirli aralıklarda değiştirin.
5. Asla başkasının diş fırçasını kullanmayın.
6. Dengeli beslenmeye dikkat edin.
7. Dişlerinizi çürüğe karşı daha dayanıklı hale getiren uygulamalarla ilgili (florlama ve fissür örtücüler) bir diş hekimine başvurun
8. Florürlü bir diş macunu kullanın.
9. Şekerli yiyecekleri ana öğünlerde tüketin, yemek aralarında bir şey yememeye özen gösterin.
10. Çürüklerin erken yakalanması için belirli periyotlarla diş hekimine başvurun. Belirli periyotlarla diş hekimine görünmek diş çürüklerinin erken teşhisini sağlıyor.
DİŞ SAĞLIĞINI KORUMAK İÇİN NE YAPILMALI,DİŞ SAĞLIĞI, DİŞ ÇÜRÜĞÜ
1. Sabah kahvaltısından sonra ve akşam yatmadan önce dişlerinizi fırçalayın ve her gün düzenli olarak diş ipi kullanın.
2. Diş fırçanızı küçük başlı seçin
3. Dişlerinizin iç yüzeylerini, dış yüzeylerini, çiğneyici yüzlerini ve dilinizin üstünü fırçalayın, ara yüzlerde diş ipliği kullanın.
4. Orta derecede sert yada yumuşak kıllı diş fırçası kullanın, fırçanızı belirli aralıklarda değiştirin.
5. Asla başkasının diş fırçasını kullanmayın.
6. Dengeli beslenmeye dikkat edin.
7. Dişlerinizi çürüğe karşı daha dayanıklı hale getiren uygulamalarla ilgili (florlama ve fissür örtücüler) bir diş hekimine başvurun
8. Florürlü bir diş macunu kullanın.
9. Şekerli yiyecekleri ana öğünlerde tüketin, yemek aralarında bir şey yememeye özen gösterin.
10. Çürüklerin erken yakalanması için belirli periyotlarla diş hekimine başvurun. Belirli periyotlarla diş hekimine görünmek diş çürüklerinin erken teşhisini sağlıyor.
DİŞ SAĞLIĞINI KORUMAK İÇİN NE YAPILMALI,DİŞ SAĞLIĞI, DİŞ ÇÜRÜĞÜ
WINTUS ilacı ne işe yarar., WINTUS yan etkileri ,WINTUS nedir,WINTUS zararları ,WINTUS ilacı kullanımı
WINTUS ilacı ne işe yarar, WINTUS ilacı hangi hastalığa iyi geliyor, WINTUS nedir, WINTUS kullanımı faydaları.
Wintus Draje, soğuk algınlığının neden olduğu öksürük, konjesyon, ateş, başağrısı, kas ve eklem ağrılarında, grip, bronşit, sinüzit ve rinitte kullanılır.
WINTUS ilacı uyarıları,, WINTUS ilacı hakkında alınması gereken tedbirler
Bileşiminde bulunan tartrazin nedeniyle aşırı duyarlılık reaksiyonları gelişebilir. Eğer aşırı duyarlılık reaksiyonları meydana gelirse, ilaç bırakılmalıdır. Fenilefrin gerçekte normotansif hastalarda kan basıncına etkimemesine rağmen, hipertansiflerde kullanılırken dikkat edilmeli ve tavsiye edilmiş dozun fazlası kullanılmamalıdır. Çünkü sinirlilik, baş dönmesi veya uykusuzluk meydana getirebilir. Özellikle çocuklarda eksitabiliteye, sersemliğe neden olabilir. Wintus draje alınırken alkollü içeceklerden kaçınılmalıdır. Doktor tarafından tavsiye edilmedikçe, kalp hastalığı, yüksek kan basıncı, tiroid hastalığı, diyabet, astım, glokom, amfizem, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, nefes darlığı, prostat bezinin büyümesinden dolayı idrara çıkma zorluğu ve nefes alma zorluğu olan hastalar Wintus Draje almamalıdır. Klorfeniramin maleat’ın sedatif etkisinden dolayı, Wintus Draje alanlar motorlu taşıt ve makina kullanmamalıdır. Wintus Draje 7 günden daha fazla alınmamalıdır. Eğer semptomlar iyileşmiyor ve yüksek ateşle (39.5oC) eşlik ediyorsa, doktora danışılmalıdır.
WINTUS ilacı yan etkileri, WINTUS yan etkileri, WINTUS ilacı zararları,WINTUS İLACI NASIL KULLANILIR, WINTUS İLACI KULLANMA DOZU,
Doktor tarafından başka bir şekilde önerilmediği takdirde; Yetişkinlerde (12 yaş ve daha büyüklerde):Her altı saatte 1-2 draje kullanılır. Çocuklarda (6-12 yaş arası) her altı saatte 1 draje kullanılır. 6 yaşın altındaki çocuklarda güvenilirliği kanıtlanmamıştır. AŞIRI DOZ VE TEDAVİSİ : Aşırı dozlarda parasetamol bazı hastalarda hepatik toksisiteye neden olabilir. Parasetamolün aşırı dozunda, doza bağlı bir komplikasyondur. 12-48 saat içinde karaciğer enzimleri yükselebilir ve protrombin zamanı uzayabilir. Ancak klinik semptomlar dozun alınmasından 1-6 gün sonrasına kadar görülmeyebilir. 10 g’ın üzerinde alınması durumunda toksisite görülmesi muhtemeldir. Potansiyel hepatotoksik aşırı dozu takiben görülen ilk semptomlar: mide bulantısı, kusma, terleme ve genel vücut kırıklığıdır. Bu nedenle akut parasetamol zehirlenmesi durumunda 16 saat içinde parasetamolün spesifik antidotu N-asetilsistein veya metionin ile tedaviye başlanmalıdır. Ayrıca mide lavajla veya ipeka şurubu ile kusturularak boşaltılmalıdır. Hemodiyaliz veya hemoperfüzyon yapılabilir. Eğer büyük miktarlarda alınmamışsa akut dekstrometorfan aşırı dozu genellikle ciddi belirti ve semptomlarla sonuçlanmaz. Aşırı doz alımında bulantı, kusma ve üriner retansiyon yanında görme bozukluğu, nistagmus, ataksi gibi santral sinir sistemini ilgilendiren belirtiler görülebilir. Klorfeniramin toksisitesi akut alımından sonra birkaç saat içinde muhtemelen gözlenir. Antihistaminik/ antikolinerjik aşırı dozu olarak tedavi edilmelidir. Fenilefrin aşırı dozunda daha sık olarak hafif anksiyete, taşikardi ve/veya hipertansiyon oluşur. Semptomlar geçicidir, hipertansif etki alfa adrenerjik blokerlerle tedavi edilebilir.
Not: http://www.ilacrehberi.com/cgi-bin/vademecum.asp sitesinden alıntıdır..
Wintus Draje, soğuk algınlığının neden olduğu öksürük, konjesyon, ateş, başağrısı, kas ve eklem ağrılarında, grip, bronşit, sinüzit ve rinitte kullanılır.
WINTUS ilacı uyarıları,, WINTUS ilacı hakkında alınması gereken tedbirler
Bileşiminde bulunan tartrazin nedeniyle aşırı duyarlılık reaksiyonları gelişebilir. Eğer aşırı duyarlılık reaksiyonları meydana gelirse, ilaç bırakılmalıdır. Fenilefrin gerçekte normotansif hastalarda kan basıncına etkimemesine rağmen, hipertansiflerde kullanılırken dikkat edilmeli ve tavsiye edilmiş dozun fazlası kullanılmamalıdır. Çünkü sinirlilik, baş dönmesi veya uykusuzluk meydana getirebilir. Özellikle çocuklarda eksitabiliteye, sersemliğe neden olabilir. Wintus draje alınırken alkollü içeceklerden kaçınılmalıdır. Doktor tarafından tavsiye edilmedikçe, kalp hastalığı, yüksek kan basıncı, tiroid hastalığı, diyabet, astım, glokom, amfizem, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, nefes darlığı, prostat bezinin büyümesinden dolayı idrara çıkma zorluğu ve nefes alma zorluğu olan hastalar Wintus Draje almamalıdır. Klorfeniramin maleat’ın sedatif etkisinden dolayı, Wintus Draje alanlar motorlu taşıt ve makina kullanmamalıdır. Wintus Draje 7 günden daha fazla alınmamalıdır. Eğer semptomlar iyileşmiyor ve yüksek ateşle (39.5oC) eşlik ediyorsa, doktora danışılmalıdır.
WINTUS ilacı yan etkileri, WINTUS yan etkileri, WINTUS ilacı zararları,WINTUS İLACI NASIL KULLANILIR, WINTUS İLACI KULLANMA DOZU,
Doktor tarafından başka bir şekilde önerilmediği takdirde; Yetişkinlerde (12 yaş ve daha büyüklerde):Her altı saatte 1-2 draje kullanılır. Çocuklarda (6-12 yaş arası) her altı saatte 1 draje kullanılır. 6 yaşın altındaki çocuklarda güvenilirliği kanıtlanmamıştır. AŞIRI DOZ VE TEDAVİSİ : Aşırı dozlarda parasetamol bazı hastalarda hepatik toksisiteye neden olabilir. Parasetamolün aşırı dozunda, doza bağlı bir komplikasyondur. 12-48 saat içinde karaciğer enzimleri yükselebilir ve protrombin zamanı uzayabilir. Ancak klinik semptomlar dozun alınmasından 1-6 gün sonrasına kadar görülmeyebilir. 10 g’ın üzerinde alınması durumunda toksisite görülmesi muhtemeldir. Potansiyel hepatotoksik aşırı dozu takiben görülen ilk semptomlar: mide bulantısı, kusma, terleme ve genel vücut kırıklığıdır. Bu nedenle akut parasetamol zehirlenmesi durumunda 16 saat içinde parasetamolün spesifik antidotu N-asetilsistein veya metionin ile tedaviye başlanmalıdır. Ayrıca mide lavajla veya ipeka şurubu ile kusturularak boşaltılmalıdır. Hemodiyaliz veya hemoperfüzyon yapılabilir. Eğer büyük miktarlarda alınmamışsa akut dekstrometorfan aşırı dozu genellikle ciddi belirti ve semptomlarla sonuçlanmaz. Aşırı doz alımında bulantı, kusma ve üriner retansiyon yanında görme bozukluğu, nistagmus, ataksi gibi santral sinir sistemini ilgilendiren belirtiler görülebilir. Klorfeniramin toksisitesi akut alımından sonra birkaç saat içinde muhtemelen gözlenir. Antihistaminik/ antikolinerjik aşırı dozu olarak tedavi edilmelidir. Fenilefrin aşırı dozunda daha sık olarak hafif anksiyete, taşikardi ve/veya hipertansiyon oluşur. Semptomlar geçicidir, hipertansif etki alfa adrenerjik blokerlerle tedavi edilebilir.
Not: http://www.ilacrehberi.com/cgi-bin/vademecum.asp sitesinden alıntıdır..
26 Ekim 2011 Çarşamba
kan tajlili sonucu ve anlamları, kan oranları , kanda problemler, kan oranları sorgulama
Kan Değerleri, Kan Tahlili, Kan Degeri, Kan Tahlilleri, Alp Tahlil, Kan Tahlili Nasıl Yorumlanır, Kan Tahlil Sonuçları, Kan Tahlili Sonuçları, Kan Tahlili Değerleri, Kan Tahlili Terimleri, Kan Tahlil Değerleri, Kan Tahlil Terimleri, Normal Kan Değerleri, Kandaki Değerler..
Kan tahlili nasıl yorumlanır?
Genel tıp uygulamaları sırasında hekimler polikliniğe başvuran pek hastadan kan tahlili isterler. Tam kan sayımı hekime tanıya yaklaşmasında yardımcı olan, değerli ve nispeten ucuz bir testtir.
Kan tahlilinin maksadı teşhis koymak değildir. Kan tahlilinin esas görevi hekimin olası tanılar arasında eleme yapmasını sağlamaktadır. Yani tanıya yardımcı olmaktır. Hastayı görmeden, muayene etmeden teşhis koyulmaz.
Kan tahlilinde hangi değerler incelenir?
Vücudumuzda oksijen taşıyan kırmızı kan hücreleri (eritrositler) ile hastalıklara karşı savunmamızı sağlayan beyaz kan hücreleri (lökositler) sayılmakta ve büyüklükleri incelenmektedir.
Bildiğiniz gibi kırmızı kan hücrelerinde hemoglobin proteinleri bulunur. Oksijeni taşıyan protein hemoglobindir. Hemoglobin miktarı düşerse oksijen taşınamaz.
Maalesef ülkemizde kullanılan laboratuvar cihazları yurt dışından satın alındığı için tahlil sonuçları genellikle yabancı terimlerle gösterilmektedir.
Kırmızı kan hücreleri
RBC (red blood cells): Oksijen taşıyan hücrelerin miktarını verir.
Düşükse anemi (kansızlık) veya kan kaybı vardır. Yüksekliğe örnek: Yüksek rakımlı yerde oturmak, KOAH, böbrek hastalığı, polisitemi hastalığı
MCV (mean corpuscular volume): Oksijen taşıyan hücrelerin ortalama büyüklüğüdür. MCV düşükse eritrositler daha ufaktır, yüksekse daha genişlemişlerdir. Örneğin demir eksikliği anemisi’nde eritrositler küçülür dolayısıyla mcv değeri düşük çıkar. B12 vitamini eksikliği anemisinde ise eritrositler büyümüştür, MCV yüksektir.
Hb (Hemoglobin): Kandaki toplam hemoglobin miktarını gösterir. Anemilerde hemoglobin düşer.
MCH: Eritrositlerdeki hemoglobin miktarını gösterir.
Hct (Hematokrit): Kandaki hemoglobin ve eritrosit miktarının bir ölçüsüdür. Anemi, lösemi, kan kaybı gibi durumlarda azalırken vücudun su kaybettiği durumlarda (örneğin ishal) veya polisitemi’de artar.
PLT (Platelets): Trombositlerdir. Yani pıhtılaşmayı sağlayan hücereleri gösterir.
Beyaz kan hücreleri
WBC (White Blood Cells-Leukocytes): Vücudun savunma ve bağışıklık hücrelerinin yani lökositlerin toplamını gösterir. Enfeksiyon hastalığı veya lupus gibi kronik iltihabi hastalıklarda yükselir. Ayrıca lösemi’de yükselir.
Çok düşükse lökosit yapımını bozan ciddi bir hastalık vardır. Örneğin bazı kanserlerde, kemik iliği hastalarında, AIDS’te lökosit miktarı (WBC) düşüktür.
* PNL: (Nötrofiller) Örneğin bakteryel enfeksiyonlarda artar.
* Lymphocytes: (Lenfositler) Viral enfeksiyonlarda ve bazı kronik hastalıklarda artar. AIDS’te düşer.
* Eosinophils: (Eozinofiller). Allerjide ve parazitik hastalıklarda yükselir.
ALBUMIN
Normal Değerler : 3.5-5.5 g/dL
Açıklama : Albümin karaciğerde sentezlenen bir protein türevidir. Sağlıklı yetişkin karaciğerinde günde 12-14 gram kadar albümin sentezi yapılır. Sağlıklı kişilerde rutin olarak albümin bakılmasına gerek yoktur. Sağlıklı bir kişide albümin düzeyinin biraz yüksek ya da düşük çıkması da klinik bir önem taşımaz. Kan albümin düzeyi ölçümü özellikle ödemi olan, karaciğer hastalığı bulunan veya beslenme bozukluğu düşünülen kişilerde önem taşır.
Artığı Durumlar : Albümin düzeyinin yüksek ölçülmesi genellikle vücuttan su kaybı bağlıdır. Önemli değildir.
Azaldığı Durumlar : Yaşlı insanlarda, karaciğer hastalığı olanlarda ve beslenme bozukluğu bulunan kişilerde albümin azalır. Bazı hastalarda idrar ya da bağırsak yolu ile albümin kaybı gerçekleşmektedir. Sonuçta albüminin kan düzeylerinde azalma (hipoalbüminemi) kan onkotik basıncının düşmesine bu da dokular arasında sıvı birikimine neden olarak özellikle bacaklar ve sırtta ödeme neden olur.
ALKALEN FOSFATAZ – ALP
Normal Değerler : 30-1 20 U/L
Açıklama : Vücutta neredeyse bütün dokularda bulunan ama ne iş yaptıkları tam anlaşılamamış bir enzimdir. Normal yetişkinde kanda ölçülen ALP ın yarısı karaciğer yarısı da kemik kökenlidir. ALP özellikle safra akımının durması ya da yavaşlamasına bağlı olarak görülen karaciğer hastalıkları için iyi bir testtir.
Artığı Durumlar : Çocuk ve gençlerde hızlı kemik büyümesi nedeniyle normal yetişkine göre ALP değerleri 2-4 kat daha fazla olabilmektedir. Yine doğuma yakın gebelerde de plasenta tarafından sentezlendiğinden ALP değerleri yüksektir. Safra yollarındaki tıkanma sonucu ALP değerleri yükselir. Ayrıca kemik hastalıklarında da (özellikle Paget hastalığı) ALP değerleri yükselir. Pek çok ilaç da ALP düzeylerini yükseltebilir, bu nedenle ALP yüksekliği çoğu zaman bir hastalık belirtisi olmayabilir.
AMILAZ
Normal Değerler : 60-180 U/L
Açıklama : Amilaz pankreas, tükürük bezleri ve bazı tümörlerden (örn. akciğer) salınmaktadır. Kandaki amilazın genellikle üçte biri pankreas, üçte ikisi ise tükürük bezleri kaynaklıdır. Dolaşıma giren amilaz esas olarak böbrekler aracılığıyla vücuttan atılmaktadır.
Artığı Durumlar : Yüksek kan amilaz düzeyi pankreatitte meydana gelir. Ayrıca karın ağrısıyla ortaya çıkan bazı acil hastalıklarda, şiddetli şeker komasında, kabakulakta, morfin enjeksiyonundan sonra da amilaz düzeyleri bir miktar yükselebilmektedir.
Azaldığı Durumlar : Amilaz değerinde düşüklüğün bir klinik önemi yoktur
ASIT FOSFATAZ
Normal Değerler : 0-5.5 U/L
Açıklama : Esas olarak prostat, karaciğer, kemik ve bazı kan hücrelerinde bulunmaktadır. Ölçümü özellikle prostat hastalıklarının tanı ve tedavisi için kullanılmaktadır. Bu amaçla prostatik asit fosfataz denilen fraksiyonu ölçülür. Normalde asit fosafataz kanda pek az miktarda bulunur.
Artığı Durumlar : Özellikle prostat kanserlerinde kan düzeyleri belirgin olarak yükselmektedir. Yine de rektal muayeneden sonra, idrar sondası takılmasıyla ve hatta kabızlık ile birlikte de yükselebileceği unutulmamalıdır.
Azaldığı Durumlar : yok
BILIRUBIN
Normal Değerler : Direkt : 0.1-0.3 mg/dL
Indirekt : 0.2-0.7 mg/dL
Açıklama : Kan dolaşımında bulunan kırmızı kan hücreleri yaklaşık 120 günlük bir süre sonunda ömürlerini tamamlar ve çoğunluğu dalakta olmak üzere parçalanırlar. Açığa çıkan bilirubin karaciğere götürülür. Karaciğer özel bir işlemle bilirubini suda çözünebilen bir hale getirir ve safra yoluyla bağırsağa atar. Karaciğerde bu işleme maruz kalmış bilirubine direk, henüz işlem görmemiş bilirubine ise indirek bilirubin denilir.
Artığı Durumlar : Bu sistemin herhangi bir noktasında meydana gelebilecek bir aksama kan bilirubin düzeyinin yükselmesine neden olur. Bu aksamalar; kırmızı kan hücrelerinde aşırı yıkım, karaciğer hastalıkları ve safra yolu tıkanıklıklarıdır. Sonuçta kan bilirubin seviyesi yükselecek ve koyu sarı ten rengiyle tipik sarılık ortaya çıkacaktır.
Azaldığı Durumlar : yok
FOSFOR
Normal Değerler : 3 – 4,5 mg/dL
Açıklama : Fosfor insan hücresinde asit-baz dengesi, kalsiyum metabolizması gibi çok önemli reaksiyonlarda rol oynayan bir maddedir. Vücuttaki fosforun %85 kadarı kemikte fosfat formunda depolanır. Kan düzeyi kan kalsiyum ve kan pH değişimlerinden etkilenmektedir. Kalsiyumda olduğu gibi bağırsaktan emilimi, idrarla atılımı ve hücre içine toplanması ya da hücreden bırakılması gibi düzenlemelerle kan düzeyi ayarlanmaktadır.Yine kalsiyum gibi parathormondan etkilenmektedir. Yemeklerden sonra düzeyi değiştiğinden 12 saatlik açtıktan sonra ölçümü yapılmalıdır.
Artığı Durumlar : Hipoparatiroidide fosfor artar.
Azaldığı Durumlar : Hiperparatiroidi durumunda değerleri azalır.
GLUKOZ (KAN SEKERI)
Normal Değerler : 75-115 mg/dL
Açıklama : Şeker hastalığı tanısı için 12-14 saat açlıktan sonra kan glukozu ölçülür. Yüksekse test tekrarlanır. Yine yüksekse yemekten tam 2 saat sonra yeniden ölçülür. Bu da yüksekse glukoz tolerans testi yapılmalıdır.
Artığı Durumlar : Kanda şeker yüksekliği ise şeker hastalığını gösterir.
Azaldığı Durumlar : Hipoglisemiyle seyreden hastalıklar
TİROİT HASTALIKLARININ TEŞHİSİ
* Kanda TSH ve tiroit hormonlarının (T3 ve T4) düzeylerinin ölçülmesi: Tiroidin çalışması hakkında önemli bilgiler verir. Başlangıçta öykü ve muayenede çalışma bozukluğu belirlenememişse tek başına TSH’nın ölçülmesi yeterli olabilir. Duyarlı bir sonuç elde edilebilmesi için TSH’ ya sensitif ya da ultrasensitif yöntemle bakılması tercih edilir. Üstünde önemle durulması gereken nokta: Bu tetkiklerin normal olması tiroidin çalışmasının normal olduğunu gösterir. Hastada guatr, tiroit kanseri gibi diğer hastalıkların olmadığını belirlemez. Bunlar için diğer tetkiklere gereksinim olabilir.
* Bağışıklık sistemini kontrol eden testler: Bunlar antitiroglobulin antikor ( ATA ), anti TPO antikor ( AMA ) ve Anti TSH-R ( TRAb ) gibi isimler almaktadır. Graves hastalığı, Hashimoto hastalığı ve bazı tip tiroiditlerin tanısında yardımcı olurlar.
* Tiroglobulin tayini: Bu test özellikle tiroit kanseri nedeniyle ameliyat olmuş hastaların izlenmesinde önemli ip uçları vermektedir. Ancak bu testin tam olarak değer kazanabilmesi için bireyde gözle görülebilir tiroit dokusunun kalmamış olması gerekmektedir.
* Medüller kanserlerin tanı ve tedavisinde kanda tirokalsitonin: adı verilen bir hormonun ölçülmesi faydalı bilgiler verir.
* Yine medüller kanser olan ailelerde diğer bireylerin taranması için ret genindeki mutasyonları gösterecek genetik çalışmalar yapılabilir.
HEMOGLOBIN VE HEMATOKRIT
Normal Değerler :
Hemoglobin: 14-18 g/dL (erkek); 12-16 g/dL (kadın)
Hemotokrit: % 42-52 (erkek); %36-46 (kadın)
Açıklama : Hemoglobin ve hematokrit sıklıkla beraber istenen ve kanın oksijen taşıma kapasitesini ölçmek için kullanılan testlerdir. Hemoglobin kırmızı kürelerde bulunan ve temel olarak oksijenin taşınmasından sorumlu maddedir. Hematokrit ise kırmızı kürelerin kan içerisindeki yüzdesini gösterir. Genellikle hematokrit değeri hemoglobin değerinin üç katıdır. Hemoglobin ve hematokrit bebeklerde, gebe kadınlarda, bakım evlerinde yaşayan yaşlılarda, adet gören kadınlarda mutlaka kontrol edilmelidir. Bu testlerin en önemli yanı aneminin tespit edilebilmesini sağlamasıdır.
Artığı Durumlar : Polisitemilerde, doğuştan var olan kalp hastalıklarında, aşırı su kaybında yüksektir. Orak hücre anemisi gibi kırmızı küre şekil bozukluklarında hemotokrit hatalı olarak yüksek çıkar, bunlarda hemoglobin miktarına bakılmalıdır.
Azaldığı Durumlar : Anemilerde
TRANSAMINAZLAR
Normal Değerler : Aspartat (AST, SGOT) : 0-35 U/L
Alanin (ALT, SGPT) : 0-35 U/L
Açıklama : Transaminazlar karaciğer hücrelerinde bulunan enzimlerdir. Karaciğer hasarında hücre dışına sızarlar.
Artığı Durumlar : Kan seviyelerinin yükselmesi, karaciğer hasarına bağlı olarak bu iki enzimin hücre dışına sızması anlamını taşımaktadır. Genellikle bu enzimlerin kan seviyeleri karaciğer hasarının şiddetini yansıtır.ALT karaciğere daha özgül iken, AST kalp ve iskelet kası harabiyetinde de yükselmektedir. Bu nedenle AST aynı zamanda myokard enfarktüsünün izlenmesinde de kullanılmaktadır. Karaciğerin hastalıklarında alkole bağlı karaciğer hasarı hariç ALT, AST den daha yüksektir.
Azaldığı Durumlar : ALT ve AST değerlerinin normalden düşük olması nadiren görülen bir durumdur. Eğer bilinen bir karaciğer hastalığı yoksa genellikle önem taşımaz.
URE
Normal Değerler : 5 – 25 mg/dL
Açıklama : Protein metabolizmasının bir ürünüdür ve böbrekler yoluyla idrarla atılır. Sıklıkla kan üre azotu (BUN) olarak ölçülür. Böbrek fonksiyonlarını değerlendirmede önemli bir ölçüttür. Ancak böbrek fonksiyonları dışında vücuttaki azot yükü, günlük sıvı alımı ve idrar akım hızından da etkilendiğinden tek başına karar verdirici değildir.
Artığı Durumlar : Böbrek fonksiyon bozukluğu dışında kalp yetmezliği, tuz ve su alımındaki dengesizlikler (kusma, ishal, sık idrara çıkma, terleme), bağırsaklarda kanama, stres, yanıklar, diyetle fazla protein alımı ve akut myokard enfarktüsü gibi nedenlerle de kan değerleri yükselebilmektedir.
Azaldığı Durumlar : Karaciğer yetmezliği, kaşeksi (aşırı kilo kaybı), nefroz (bir böbrek hastalığı)
URIK ASIT
Normal Değerler : Erkek : 2.5-8.0 mg/dL
Kadın : 1.5-6.0 mg/dL
Açıklama : Ürik asit, vücudun genetik yapı taşları olan DNA ve RNA nın yapısında bulunan purin adındaki maddelerin metabolizmasının son ürünüdür.
Artığı Durumlar : Diyetle fazla protein alımı, vücutta üretim artışı (malin hastalıklar, doku harabiyeti, açlık) ya da böbrek fonksiyon bozukluğu gibi bir nedenle vücuttan uzaklaştırılamaması durumlarında kanda ürik asit düzeyi yükselir. Yüksek düzeydeki ürik asidin kristaller halinde çeşitli dokularda biriktiği düşünülmektedir. Bu dokular özellikle eklem sıvıları ve böbreklerdir. Eklem sıvılarında ürik asit kristallerinin birikimiyle oluşan ağrılı hastalığa GUT hastalığı denilir. Böbreklerde oluşan birikim ise böbrek yetmezliği ve idrar yollarında taş hastalığına yol açar.
Kan tahlili nasıl yorumlanır?
Genel tıp uygulamaları sırasında hekimler polikliniğe başvuran pek hastadan kan tahlili isterler. Tam kan sayımı hekime tanıya yaklaşmasında yardımcı olan, değerli ve nispeten ucuz bir testtir.
Kan tahlilinin maksadı teşhis koymak değildir. Kan tahlilinin esas görevi hekimin olası tanılar arasında eleme yapmasını sağlamaktadır. Yani tanıya yardımcı olmaktır. Hastayı görmeden, muayene etmeden teşhis koyulmaz.
Kan tahlilinde hangi değerler incelenir?
Vücudumuzda oksijen taşıyan kırmızı kan hücreleri (eritrositler) ile hastalıklara karşı savunmamızı sağlayan beyaz kan hücreleri (lökositler) sayılmakta ve büyüklükleri incelenmektedir.
Bildiğiniz gibi kırmızı kan hücrelerinde hemoglobin proteinleri bulunur. Oksijeni taşıyan protein hemoglobindir. Hemoglobin miktarı düşerse oksijen taşınamaz.
Maalesef ülkemizde kullanılan laboratuvar cihazları yurt dışından satın alındığı için tahlil sonuçları genellikle yabancı terimlerle gösterilmektedir.
Kırmızı kan hücreleri
RBC (red blood cells): Oksijen taşıyan hücrelerin miktarını verir.
Düşükse anemi (kansızlık) veya kan kaybı vardır. Yüksekliğe örnek: Yüksek rakımlı yerde oturmak, KOAH, böbrek hastalığı, polisitemi hastalığı
MCV (mean corpuscular volume): Oksijen taşıyan hücrelerin ortalama büyüklüğüdür. MCV düşükse eritrositler daha ufaktır, yüksekse daha genişlemişlerdir. Örneğin demir eksikliği anemisi’nde eritrositler küçülür dolayısıyla mcv değeri düşük çıkar. B12 vitamini eksikliği anemisinde ise eritrositler büyümüştür, MCV yüksektir.
Hb (Hemoglobin): Kandaki toplam hemoglobin miktarını gösterir. Anemilerde hemoglobin düşer.
MCH: Eritrositlerdeki hemoglobin miktarını gösterir.
Hct (Hematokrit): Kandaki hemoglobin ve eritrosit miktarının bir ölçüsüdür. Anemi, lösemi, kan kaybı gibi durumlarda azalırken vücudun su kaybettiği durumlarda (örneğin ishal) veya polisitemi’de artar.
PLT (Platelets): Trombositlerdir. Yani pıhtılaşmayı sağlayan hücereleri gösterir.
Beyaz kan hücreleri
WBC (White Blood Cells-Leukocytes): Vücudun savunma ve bağışıklık hücrelerinin yani lökositlerin toplamını gösterir. Enfeksiyon hastalığı veya lupus gibi kronik iltihabi hastalıklarda yükselir. Ayrıca lösemi’de yükselir.
Çok düşükse lökosit yapımını bozan ciddi bir hastalık vardır. Örneğin bazı kanserlerde, kemik iliği hastalarında, AIDS’te lökosit miktarı (WBC) düşüktür.
* PNL: (Nötrofiller) Örneğin bakteryel enfeksiyonlarda artar.
* Lymphocytes: (Lenfositler) Viral enfeksiyonlarda ve bazı kronik hastalıklarda artar. AIDS’te düşer.
* Eosinophils: (Eozinofiller). Allerjide ve parazitik hastalıklarda yükselir.
ALBUMIN
Normal Değerler : 3.5-5.5 g/dL
Açıklama : Albümin karaciğerde sentezlenen bir protein türevidir. Sağlıklı yetişkin karaciğerinde günde 12-14 gram kadar albümin sentezi yapılır. Sağlıklı kişilerde rutin olarak albümin bakılmasına gerek yoktur. Sağlıklı bir kişide albümin düzeyinin biraz yüksek ya da düşük çıkması da klinik bir önem taşımaz. Kan albümin düzeyi ölçümü özellikle ödemi olan, karaciğer hastalığı bulunan veya beslenme bozukluğu düşünülen kişilerde önem taşır.
Artığı Durumlar : Albümin düzeyinin yüksek ölçülmesi genellikle vücuttan su kaybı bağlıdır. Önemli değildir.
Azaldığı Durumlar : Yaşlı insanlarda, karaciğer hastalığı olanlarda ve beslenme bozukluğu bulunan kişilerde albümin azalır. Bazı hastalarda idrar ya da bağırsak yolu ile albümin kaybı gerçekleşmektedir. Sonuçta albüminin kan düzeylerinde azalma (hipoalbüminemi) kan onkotik basıncının düşmesine bu da dokular arasında sıvı birikimine neden olarak özellikle bacaklar ve sırtta ödeme neden olur.
ALKALEN FOSFATAZ – ALP
Normal Değerler : 30-1 20 U/L
Açıklama : Vücutta neredeyse bütün dokularda bulunan ama ne iş yaptıkları tam anlaşılamamış bir enzimdir. Normal yetişkinde kanda ölçülen ALP ın yarısı karaciğer yarısı da kemik kökenlidir. ALP özellikle safra akımının durması ya da yavaşlamasına bağlı olarak görülen karaciğer hastalıkları için iyi bir testtir.
Artığı Durumlar : Çocuk ve gençlerde hızlı kemik büyümesi nedeniyle normal yetişkine göre ALP değerleri 2-4 kat daha fazla olabilmektedir. Yine doğuma yakın gebelerde de plasenta tarafından sentezlendiğinden ALP değerleri yüksektir. Safra yollarındaki tıkanma sonucu ALP değerleri yükselir. Ayrıca kemik hastalıklarında da (özellikle Paget hastalığı) ALP değerleri yükselir. Pek çok ilaç da ALP düzeylerini yükseltebilir, bu nedenle ALP yüksekliği çoğu zaman bir hastalık belirtisi olmayabilir.
AMILAZ
Normal Değerler : 60-180 U/L
Açıklama : Amilaz pankreas, tükürük bezleri ve bazı tümörlerden (örn. akciğer) salınmaktadır. Kandaki amilazın genellikle üçte biri pankreas, üçte ikisi ise tükürük bezleri kaynaklıdır. Dolaşıma giren amilaz esas olarak böbrekler aracılığıyla vücuttan atılmaktadır.
Artığı Durumlar : Yüksek kan amilaz düzeyi pankreatitte meydana gelir. Ayrıca karın ağrısıyla ortaya çıkan bazı acil hastalıklarda, şiddetli şeker komasında, kabakulakta, morfin enjeksiyonundan sonra da amilaz düzeyleri bir miktar yükselebilmektedir.
Azaldığı Durumlar : Amilaz değerinde düşüklüğün bir klinik önemi yoktur
ASIT FOSFATAZ
Normal Değerler : 0-5.5 U/L
Açıklama : Esas olarak prostat, karaciğer, kemik ve bazı kan hücrelerinde bulunmaktadır. Ölçümü özellikle prostat hastalıklarının tanı ve tedavisi için kullanılmaktadır. Bu amaçla prostatik asit fosfataz denilen fraksiyonu ölçülür. Normalde asit fosafataz kanda pek az miktarda bulunur.
Artığı Durumlar : Özellikle prostat kanserlerinde kan düzeyleri belirgin olarak yükselmektedir. Yine de rektal muayeneden sonra, idrar sondası takılmasıyla ve hatta kabızlık ile birlikte de yükselebileceği unutulmamalıdır.
Azaldığı Durumlar : yok
BILIRUBIN
Normal Değerler : Direkt : 0.1-0.3 mg/dL
Indirekt : 0.2-0.7 mg/dL
Açıklama : Kan dolaşımında bulunan kırmızı kan hücreleri yaklaşık 120 günlük bir süre sonunda ömürlerini tamamlar ve çoğunluğu dalakta olmak üzere parçalanırlar. Açığa çıkan bilirubin karaciğere götürülür. Karaciğer özel bir işlemle bilirubini suda çözünebilen bir hale getirir ve safra yoluyla bağırsağa atar. Karaciğerde bu işleme maruz kalmış bilirubine direk, henüz işlem görmemiş bilirubine ise indirek bilirubin denilir.
Artığı Durumlar : Bu sistemin herhangi bir noktasında meydana gelebilecek bir aksama kan bilirubin düzeyinin yükselmesine neden olur. Bu aksamalar; kırmızı kan hücrelerinde aşırı yıkım, karaciğer hastalıkları ve safra yolu tıkanıklıklarıdır. Sonuçta kan bilirubin seviyesi yükselecek ve koyu sarı ten rengiyle tipik sarılık ortaya çıkacaktır.
Azaldığı Durumlar : yok
FOSFOR
Normal Değerler : 3 – 4,5 mg/dL
Açıklama : Fosfor insan hücresinde asit-baz dengesi, kalsiyum metabolizması gibi çok önemli reaksiyonlarda rol oynayan bir maddedir. Vücuttaki fosforun %85 kadarı kemikte fosfat formunda depolanır. Kan düzeyi kan kalsiyum ve kan pH değişimlerinden etkilenmektedir. Kalsiyumda olduğu gibi bağırsaktan emilimi, idrarla atılımı ve hücre içine toplanması ya da hücreden bırakılması gibi düzenlemelerle kan düzeyi ayarlanmaktadır.Yine kalsiyum gibi parathormondan etkilenmektedir. Yemeklerden sonra düzeyi değiştiğinden 12 saatlik açtıktan sonra ölçümü yapılmalıdır.
Artığı Durumlar : Hipoparatiroidide fosfor artar.
Azaldığı Durumlar : Hiperparatiroidi durumunda değerleri azalır.
GLUKOZ (KAN SEKERI)
Normal Değerler : 75-115 mg/dL
Açıklama : Şeker hastalığı tanısı için 12-14 saat açlıktan sonra kan glukozu ölçülür. Yüksekse test tekrarlanır. Yine yüksekse yemekten tam 2 saat sonra yeniden ölçülür. Bu da yüksekse glukoz tolerans testi yapılmalıdır.
Artığı Durumlar : Kanda şeker yüksekliği ise şeker hastalığını gösterir.
Azaldığı Durumlar : Hipoglisemiyle seyreden hastalıklar
TİROİT HASTALIKLARININ TEŞHİSİ
* Kanda TSH ve tiroit hormonlarının (T3 ve T4) düzeylerinin ölçülmesi: Tiroidin çalışması hakkında önemli bilgiler verir. Başlangıçta öykü ve muayenede çalışma bozukluğu belirlenememişse tek başına TSH’nın ölçülmesi yeterli olabilir. Duyarlı bir sonuç elde edilebilmesi için TSH’ ya sensitif ya da ultrasensitif yöntemle bakılması tercih edilir. Üstünde önemle durulması gereken nokta: Bu tetkiklerin normal olması tiroidin çalışmasının normal olduğunu gösterir. Hastada guatr, tiroit kanseri gibi diğer hastalıkların olmadığını belirlemez. Bunlar için diğer tetkiklere gereksinim olabilir.
* Bağışıklık sistemini kontrol eden testler: Bunlar antitiroglobulin antikor ( ATA ), anti TPO antikor ( AMA ) ve Anti TSH-R ( TRAb ) gibi isimler almaktadır. Graves hastalığı, Hashimoto hastalığı ve bazı tip tiroiditlerin tanısında yardımcı olurlar.
* Tiroglobulin tayini: Bu test özellikle tiroit kanseri nedeniyle ameliyat olmuş hastaların izlenmesinde önemli ip uçları vermektedir. Ancak bu testin tam olarak değer kazanabilmesi için bireyde gözle görülebilir tiroit dokusunun kalmamış olması gerekmektedir.
* Medüller kanserlerin tanı ve tedavisinde kanda tirokalsitonin: adı verilen bir hormonun ölçülmesi faydalı bilgiler verir.
* Yine medüller kanser olan ailelerde diğer bireylerin taranması için ret genindeki mutasyonları gösterecek genetik çalışmalar yapılabilir.
HEMOGLOBIN VE HEMATOKRIT
Normal Değerler :
Hemoglobin: 14-18 g/dL (erkek); 12-16 g/dL (kadın)
Hemotokrit: % 42-52 (erkek); %36-46 (kadın)
Açıklama : Hemoglobin ve hematokrit sıklıkla beraber istenen ve kanın oksijen taşıma kapasitesini ölçmek için kullanılan testlerdir. Hemoglobin kırmızı kürelerde bulunan ve temel olarak oksijenin taşınmasından sorumlu maddedir. Hematokrit ise kırmızı kürelerin kan içerisindeki yüzdesini gösterir. Genellikle hematokrit değeri hemoglobin değerinin üç katıdır. Hemoglobin ve hematokrit bebeklerde, gebe kadınlarda, bakım evlerinde yaşayan yaşlılarda, adet gören kadınlarda mutlaka kontrol edilmelidir. Bu testlerin en önemli yanı aneminin tespit edilebilmesini sağlamasıdır.
Artığı Durumlar : Polisitemilerde, doğuştan var olan kalp hastalıklarında, aşırı su kaybında yüksektir. Orak hücre anemisi gibi kırmızı küre şekil bozukluklarında hemotokrit hatalı olarak yüksek çıkar, bunlarda hemoglobin miktarına bakılmalıdır.
Azaldığı Durumlar : Anemilerde
TRANSAMINAZLAR
Normal Değerler : Aspartat (AST, SGOT) : 0-35 U/L
Alanin (ALT, SGPT) : 0-35 U/L
Açıklama : Transaminazlar karaciğer hücrelerinde bulunan enzimlerdir. Karaciğer hasarında hücre dışına sızarlar.
Artığı Durumlar : Kan seviyelerinin yükselmesi, karaciğer hasarına bağlı olarak bu iki enzimin hücre dışına sızması anlamını taşımaktadır. Genellikle bu enzimlerin kan seviyeleri karaciğer hasarının şiddetini yansıtır.ALT karaciğere daha özgül iken, AST kalp ve iskelet kası harabiyetinde de yükselmektedir. Bu nedenle AST aynı zamanda myokard enfarktüsünün izlenmesinde de kullanılmaktadır. Karaciğerin hastalıklarında alkole bağlı karaciğer hasarı hariç ALT, AST den daha yüksektir.
Azaldığı Durumlar : ALT ve AST değerlerinin normalden düşük olması nadiren görülen bir durumdur. Eğer bilinen bir karaciğer hastalığı yoksa genellikle önem taşımaz.
URE
Normal Değerler : 5 – 25 mg/dL
Açıklama : Protein metabolizmasının bir ürünüdür ve böbrekler yoluyla idrarla atılır. Sıklıkla kan üre azotu (BUN) olarak ölçülür. Böbrek fonksiyonlarını değerlendirmede önemli bir ölçüttür. Ancak böbrek fonksiyonları dışında vücuttaki azot yükü, günlük sıvı alımı ve idrar akım hızından da etkilendiğinden tek başına karar verdirici değildir.
Artığı Durumlar : Böbrek fonksiyon bozukluğu dışında kalp yetmezliği, tuz ve su alımındaki dengesizlikler (kusma, ishal, sık idrara çıkma, terleme), bağırsaklarda kanama, stres, yanıklar, diyetle fazla protein alımı ve akut myokard enfarktüsü gibi nedenlerle de kan değerleri yükselebilmektedir.
Azaldığı Durumlar : Karaciğer yetmezliği, kaşeksi (aşırı kilo kaybı), nefroz (bir böbrek hastalığı)
URIK ASIT
Normal Değerler : Erkek : 2.5-8.0 mg/dL
Kadın : 1.5-6.0 mg/dL
Açıklama : Ürik asit, vücudun genetik yapı taşları olan DNA ve RNA nın yapısında bulunan purin adındaki maddelerin metabolizmasının son ürünüdür.
Artığı Durumlar : Diyetle fazla protein alımı, vücutta üretim artışı (malin hastalıklar, doku harabiyeti, açlık) ya da böbrek fonksiyon bozukluğu gibi bir nedenle vücuttan uzaklaştırılamaması durumlarında kanda ürik asit düzeyi yükselir. Yüksek düzeydeki ürik asidin kristaller halinde çeşitli dokularda biriktiği düşünülmektedir. Bu dokular özellikle eklem sıvıları ve böbreklerdir. Eklem sıvılarında ürik asit kristallerinin birikimiyle oluşan ağrılı hastalığa GUT hastalığı denilir. Böbreklerde oluşan birikim ise böbrek yetmezliği ve idrar yollarında taş hastalığına yol açar.
PROZAC ilacı ne işe yarar., PROZAC yan etkileri ,PROZAC nedir,PROZAC zararları ,PROZAC ilacı kullanımı,
PROZAC ilacı ne işe yarar, PROZAC ilacı hangi hastalığa iyi geliyor, PROZAC nedir, PROZAC kullanımı faydaları.
Prozac depresyonunve buna eşlik eden anksiyetinin, ayrıca bulimia nervoza ve obsesif-kompülsif hstalık tedavisinde endikedir.
PROZAC ilacı uyarıları,, PROZAC ilacı hakkında alınması gereken tedbirler
Fluoksetin ile yapılan çalışmalarda %4 oranında döküntü ve /veya ürtiker görülmüştür. Nadirde olsa döküntü görülen hastalarda karaciğer, böbrek ve akciğerlerle de ilgili olabilen ciddi sistematik olaylar gelişebileceğinden alternatif etyolojisi bilinmeyen ya da benzer bir allarjik bulgu durumunda fluoksetin uygulaması durdurulmalıdır.Fluoksetin ile tedavi edilen hastaların %10-15'inde anksiyete, sinirlilik ve uykusuzluk görülmüş, %5 bu etkiler nedeniyle tedaviyi bırakmıştır.
Fluoksetin özellikle normal kilonun altındaki depresyonlu bireylerde belirgin kilo kaybına neden olabilir. Klinik çalışmalarda fluksetin ile tedavi edilen hastaların %1 kadarında hipomani ya da mani görüldüğü bildirilmiştir.
Birçok antidepresan alkole bağlı MSS depresyonunu arttırır. Bu nedenle diğer psikoaktif ilaçlarda olduğu gibi Prozac'ın alkolle birlikte kullanımı önerilmemektedir.
Fluoksetin ile tedavi edilmekte olan 6000'den fazla hasta arasından 12 hastada konvülsiyon izlenmiştir. Fluoksetin nöbet hikayesi olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır.
İntihar etme riski yüksek olan hastalar tedavi başlangıcında yakından izlenmeli; aşırı dıoz alma olasılığını azaltmak için reçeteye yazılan miktar en azda tutulmalıdır. Dozda yapılacak değişiklikler plazmaya ancak bir kaç hafta sonra yansır.
Depresyonun yanı sıra sistematik hastalığı da bulunan hastalarda fluoksatin kullanımıyla ilgili yeterli veri bulunmadığından böyle hastalarda dikkatli olunmalıdır. Merkezi sinir sistemiyle ilgilidiğer bir ilacıda almakta olan hastalarda dikkatli olunmalıdır. Fluoksetin miyokardiyel enfarktüs ya da anstabl kalp rahatsızlığı geçirmiş bireylerdeki emniyeti araştırılmamıştır. Karaciğer yetmezliğinde fluoksetin norfiuoksetin atılım yarılanma süreleri uzayacağından sirozlu hastalarda doz azaltılmalı ya da doz aralığı uzatılmalıdır.
Fluoksatinin ciddi böbrak yetmezliği olanlarda kullanımıyla ilgili bilgilr kısıtlı olduğundan böyle hastalarda dikkatli olunmalıdır.
Fluoksetin glisemik kontrolü etkileyebilir, fluoksetin uygulanan diabetli hastalarda antidiabetik ajan dozu ayarlanmalıdır.
Psikoaktif ilaçlar düşünme, karar verme ve motor becerileri etkileyebileceklerinden hastalar otomobil ve tehlikeli makine kullanma yönünden uyarılmalıdır.
Fluoksetin kullanan bazı hastalarda, özellikle yaşlılar, diüretik kullananlar ve volüm eksikliği bulunanlarda ilacın bırakılmasıyla ortadan kalkan hiponatremi görülmüştür. Fluoksetin ile bağlantısı kesin olarak bilinmemekle berber,Prozac tedavisindeki bazı hastalarda trombosit fonksiyonunun değiştiği ve/veya laboratuar testlerinde anormal sonuçlar alındığı kaydedilmiştir.
Hamilelerde emniyeti kanıtlanmadığından hamile kadınlarda gerekmedikçe kullanılmamalıdır. Çocuklarda güvenirliliği ve faydası kanıtlanmamıştır. Fluoksatinin yaşlı hastalarda kullanımı sistematik olarak araştırılmamıştır.
PROZAC ilacı yan etkileri, PROZAC yan etkileri, PROZAC ilacı zararları,PROZAC İLACI NASIL KULLANILIR, PROZAC İLACI KULLANMA DOZU,
Depresyon ve buna bağlı anksiyete için doz sabahları 20 mg. Prozac günde 20-80 mg dozuna da kullanılmıştır ama çok büyük bir bölümü 20 mg'dan fazlasına ihtiyaç duymaz. Haftalarca süren tedaviden sonra klinik düzelme sağlnmazsa doz arttırılabilir. Arttırma her defasında 20 mg olarak gerçekleştirilir ve günlük doz sabahları ve öğlenden sonraları 2 kısma bölünerek alınır. Buşimia nevrozda doz 60mg'dır. Obsesif-kompülsife'de 20-60 mg'dır. Bütün tedavilerde günlük maksimal doz 80mg'dır. Renal ya da hepetik disfonksiuonu olanlarda doz azaltılmalı ya da daha seyrek verilmelidir. dopz değişiklikleri doktor denetiminde gerçekleştirilmnelidir.
Not: http://www.ilacrehberi.com/cgi-bin/vademecum.asp sitesinden alıntıdır.
Prozac depresyonunve buna eşlik eden anksiyetinin, ayrıca bulimia nervoza ve obsesif-kompülsif hstalık tedavisinde endikedir.
PROZAC ilacı uyarıları,, PROZAC ilacı hakkında alınması gereken tedbirler
Fluoksetin ile yapılan çalışmalarda %4 oranında döküntü ve /veya ürtiker görülmüştür. Nadirde olsa döküntü görülen hastalarda karaciğer, böbrek ve akciğerlerle de ilgili olabilen ciddi sistematik olaylar gelişebileceğinden alternatif etyolojisi bilinmeyen ya da benzer bir allarjik bulgu durumunda fluoksetin uygulaması durdurulmalıdır.Fluoksetin ile tedavi edilen hastaların %10-15'inde anksiyete, sinirlilik ve uykusuzluk görülmüş, %5 bu etkiler nedeniyle tedaviyi bırakmıştır.
Fluoksetin özellikle normal kilonun altındaki depresyonlu bireylerde belirgin kilo kaybına neden olabilir. Klinik çalışmalarda fluksetin ile tedavi edilen hastaların %1 kadarında hipomani ya da mani görüldüğü bildirilmiştir.
Birçok antidepresan alkole bağlı MSS depresyonunu arttırır. Bu nedenle diğer psikoaktif ilaçlarda olduğu gibi Prozac'ın alkolle birlikte kullanımı önerilmemektedir.
Fluoksetin ile tedavi edilmekte olan 6000'den fazla hasta arasından 12 hastada konvülsiyon izlenmiştir. Fluoksetin nöbet hikayesi olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır.
İntihar etme riski yüksek olan hastalar tedavi başlangıcında yakından izlenmeli; aşırı dıoz alma olasılığını azaltmak için reçeteye yazılan miktar en azda tutulmalıdır. Dozda yapılacak değişiklikler plazmaya ancak bir kaç hafta sonra yansır.
Depresyonun yanı sıra sistematik hastalığı da bulunan hastalarda fluoksatin kullanımıyla ilgili yeterli veri bulunmadığından böyle hastalarda dikkatli olunmalıdır. Merkezi sinir sistemiyle ilgilidiğer bir ilacıda almakta olan hastalarda dikkatli olunmalıdır. Fluoksetin miyokardiyel enfarktüs ya da anstabl kalp rahatsızlığı geçirmiş bireylerdeki emniyeti araştırılmamıştır. Karaciğer yetmezliğinde fluoksetin norfiuoksetin atılım yarılanma süreleri uzayacağından sirozlu hastalarda doz azaltılmalı ya da doz aralığı uzatılmalıdır.
Fluoksatinin ciddi böbrak yetmezliği olanlarda kullanımıyla ilgili bilgilr kısıtlı olduğundan böyle hastalarda dikkatli olunmalıdır.
Fluoksetin glisemik kontrolü etkileyebilir, fluoksetin uygulanan diabetli hastalarda antidiabetik ajan dozu ayarlanmalıdır.
Psikoaktif ilaçlar düşünme, karar verme ve motor becerileri etkileyebileceklerinden hastalar otomobil ve tehlikeli makine kullanma yönünden uyarılmalıdır.
Fluoksetin kullanan bazı hastalarda, özellikle yaşlılar, diüretik kullananlar ve volüm eksikliği bulunanlarda ilacın bırakılmasıyla ortadan kalkan hiponatremi görülmüştür. Fluoksetin ile bağlantısı kesin olarak bilinmemekle berber,Prozac tedavisindeki bazı hastalarda trombosit fonksiyonunun değiştiği ve/veya laboratuar testlerinde anormal sonuçlar alındığı kaydedilmiştir.
Hamilelerde emniyeti kanıtlanmadığından hamile kadınlarda gerekmedikçe kullanılmamalıdır. Çocuklarda güvenirliliği ve faydası kanıtlanmamıştır. Fluoksatinin yaşlı hastalarda kullanımı sistematik olarak araştırılmamıştır.
PROZAC ilacı yan etkileri, PROZAC yan etkileri, PROZAC ilacı zararları,PROZAC İLACI NASIL KULLANILIR, PROZAC İLACI KULLANMA DOZU,
Depresyon ve buna bağlı anksiyete için doz sabahları 20 mg. Prozac günde 20-80 mg dozuna da kullanılmıştır ama çok büyük bir bölümü 20 mg'dan fazlasına ihtiyaç duymaz. Haftalarca süren tedaviden sonra klinik düzelme sağlnmazsa doz arttırılabilir. Arttırma her defasında 20 mg olarak gerçekleştirilir ve günlük doz sabahları ve öğlenden sonraları 2 kısma bölünerek alınır. Buşimia nevrozda doz 60mg'dır. Obsesif-kompülsife'de 20-60 mg'dır. Bütün tedavilerde günlük maksimal doz 80mg'dır. Renal ya da hepetik disfonksiuonu olanlarda doz azaltılmalı ya da daha seyrek verilmelidir. dopz değişiklikleri doktor denetiminde gerçekleştirilmnelidir.
Not: http://www.ilacrehberi.com/cgi-bin/vademecum.asp sitesinden alıntıdır.
25 Ekim 2011 Salı
kan tahlili ve anlamı kanda wbc anlamı, kanda wbc ne demek, kanda wbc tahlilleri
Günlük hayatta yaptırdığımız kan tahlillerinin anlamları vardır burda wbc kan tahlilinin anlamını araştıracağız wbc kan sayımı günlük hayatta istenen bu kan sayımında kanınızdaki orana göre bu wbc kan tahlili her hastaya uygulanır ve doktorun incelemesinden sonra bilgilere ulaşılır...
Günlük hayatta yaptırdığımız kan tahlillerinin anlamları vardır burda Rbc kan tahlilinin anlamını araştıracağız Rcb kan sayımı günlük hayatta istenen bu kan sayımında kanınızdaki orana göre bu rcb kan tahlili her hastaya uygulanır ve doktorun incelemesinden sonra bilgilere ulaşılır...
kan tahlili ve anlamı kanda wbc anlamı, kanda wbc ne demek, kanda wbc tahlilleri
WBC (White Blood Cells-Leukocytes): Beyaz kan hücreleri(Akyuvarlar) Vücudun savunma ve bağışıklık hücrelerinin yani lökositlerin toplamını gösterir. Enfeksiyon hastalığı veya lupus gibi kronik iltihabi hastalıklarda yükselir. Ayrıca lösemi’de yükselir.
Düşük değerlerde çıktığında ise lökosit yapımını bozan ciddi bir hastalık vardır. Örneğin bazı kanserlerde, kemik iliği hastalarında, AIDS’te lökosit miktarı (WBC) düşüktür.
kan tahlili ve anlamı kanda wbc anlamı, kanda wbc ne demek, kanda wbc tahlilleri
Günlük hayatta yaptırdığımız kan tahlillerinin anlamları vardır burda Rbc kan tahlilinin anlamını araştıracağız Rcb kan sayımı günlük hayatta istenen bu kan sayımında kanınızdaki orana göre bu rcb kan tahlili her hastaya uygulanır ve doktorun incelemesinden sonra bilgilere ulaşılır...
kan tahlili ve anlamı kanda wbc anlamı, kanda wbc ne demek, kanda wbc tahlilleri
WBC (White Blood Cells-Leukocytes): Beyaz kan hücreleri(Akyuvarlar) Vücudun savunma ve bağışıklık hücrelerinin yani lökositlerin toplamını gösterir. Enfeksiyon hastalığı veya lupus gibi kronik iltihabi hastalıklarda yükselir. Ayrıca lösemi’de yükselir.
Düşük değerlerde çıktığında ise lökosit yapımını bozan ciddi bir hastalık vardır. Örneğin bazı kanserlerde, kemik iliği hastalarında, AIDS’te lökosit miktarı (WBC) düşüktür.
kan tahlili ve anlamı kanda wbc anlamı, kanda wbc ne demek, kanda wbc tahlilleri
24 Ekim 2011 Pazartesi
kanda hemoglobin anlamı, kanda hemoglabinin anlamı nedir, hb kan tahlili
kanda hemoglobin anlamı, kanda hemoglabinin anlamı nedir, hb kan tahlili
Kandaki toplam hemoglobin miktarını gösterir. Anemilerde hemoglobin değeri düşer. bu tahlildeki sonuçlarda genellikle kansızlık oranınız çıkar eğer hemoglobin oranınız düşükse vitamin almanızı tavsiye ederler, bu kansız oldugunuzun bir göstergesi olup doktor tavsiyesine göre hareket etmeniz önerilir....
kanda hemoglobin anlamı, kanda hemoglabinin anlamı nedir, hb kan tahlili, bu sonuçların değerlendirilmesi....
Kandaki toplam hemoglobin miktarını gösterir. Anemilerde hemoglobin değeri düşer. bu tahlildeki sonuçlarda genellikle kansızlık oranınız çıkar eğer hemoglobin oranınız düşükse vitamin almanızı tavsiye ederler, bu kansız oldugunuzun bir göstergesi olup doktor tavsiyesine göre hareket etmeniz önerilir....
kanda hemoglobin anlamı, kanda hemoglabinin anlamı nedir, hb kan tahlili, bu sonuçların değerlendirilmesi....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)